Mimarlar Rehberi Röportajları | Spektrum x addoffice
Öncelikle kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ben Ece Doğan, 1993 yılında Ankara’da doğdum. Kocaeli Anadolu Lisesi’ndeki eğitimim sürecinde yapılan okul gezisinde Behruz Çinici ve Altuğ Çinici’nin ODTÜ Mimarlık Fakültesi yapısını ziyaret etmemle geleceğe ilişkin hayallerimi temellendirerek kendimi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde buldum. 2016 yılında Mimarlık Bölümü’nden mezun oldum; 1 yıl boyunca Almanya’da Münster Mimarlık Okulu’nda eğitim gördüm. Lisans eğitimim süresince mimari yarışma pratiği edindiğimiz projeler ödüle layık görüldü. Farklı tasarım prensiplerini deneyimlemek adına Salt Galata’da sergi tasarımı alanında çalışma imkanı yakaladım. Mezuniyetimin ardından Viyana temelli mimarlık ofisi Coop Himmelb(l)au’da kazandığım tasarım bazlı çalışma deneyiminin ardından, staj gördüğüm Emre Arolat Mimarlık’ta profesyonel çalışma hayatına devam ettim. Bu süreç boyunca ofis dışında sürdürdüğüm yarışma mimarlığı pratiği ile kazandığımız ödüller neticesinde 2018 yılında addoffice’i hayata geçirdim. addoffice’i, salt mimarlık ofisi olmaktan ziyade; devinimsel mimarlık yapma pratiğine dönüştürme çabamın eşliğinde mimarlık kuramı, tartışması ve inşası gibi ayrık oluşları bir araya getirme niyetiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde, mimarlık kuramı çeperinde yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Mimarlık yapma pratiğini, akademik oluş ile dinamik kılmak amacıyla Abdullah Gül Üniversitesi’nde değerli hocalarımız ile yürüttüğümüz tasarım stüdyosuna ek olarak pek çok üniversitede jüri, panel ve sempozyumlarda yer almaktayım. Hayata geçtiği günden bu yana dek addoffice çatısı altında, add ekip ile birlikte kamu ve özel sektörde projeler üretmeye, düşünmeye ve tasarlamaya devam ediyoruz.
addoffice’in kuruluş hikâyesini okumayı çok isteriz.
Adını taşıdığı mimarlık, tasarım ve geliştirme prensipleri (architecture, design, development) ile varoluşunu tanımlayan; kentsel tasarımdan ürün tasarımına dek hizmet veren addoffice çatısı altında; 2018 yılından bu yana yetenekli, çalışkan ve dinamik add ekip ile birlikte hayal kurmaya; kağıda dökmeye ve inşa etmeye devam ediyoruz. Kuruluş hikayesi ise, küçük bir kıvılcım ve cesaret anından oluşuyor. Bir yandan profesyonel çalışma hayatına hızla devam ederken; bir yandan da dönüşken dinamik yapıda oluşturduğumuz yarışma ekipleri ile mimari yarışma pratiğini sürdürüyordum. Kazandığımız ödüllerin oluşturduğu aura ve heyecan ile her daim öncül hayalim olan, mimarlık pratiğini özerk çerçevede sürdürme hali için doğru zamanlama olabileceği fikri aklıma düştü. 25 yaşında genç kadın mimar olarak, inşaat sektörünün eril dili ve ona ilişkin çekinceli fikir ve görüşlere rağmen; hissettiğim kıvılcımın ardını bırakmadım; çocukluk hayalimi, bir gelecek planı haline getirerek addoffice’i hayata geçirdim. İlk çeyrek yılını kolektif anlayışla sürdüren addoffice’i, add ekip ile birlikte ilk günkü heyecan ve bugünün deneyimi ile birlikte büyütmeye ve çoğaltmaya devam ediyoruz.
Genç bir ofis olarak sektörde sizin en çok heyecanlandıran ve zorlayan konular neler?
Mimarlık yapma pratiğine ilişkin sürecin bütüncül heyecanı her kademesiyle kasıp kavuruyor. İlk proje alanı ziyaretinin verdiği potansiyelin peşindeki fikirlerin ritminden; inşanın başladığı günün heyecan ve içsel muhasebesine; nihayetinde yapı kullanıcı ile buluştuğunda duyulan kullanıcı fısıltılarının ofiste yankılandığı ve farklılaşan kullanım şemalarının seyrine daldığımız zaman aralıklarına dek sürecin tamamı ve her adımı en büyük heyecan ve motivasyonumuzu oluşturuyor.
addoffice’in kurucu ve yöneticisinin, genç kadın meslek insanı olması; bahsi geçen kimlik inşası ile birlikte eril egemen sektörde var olma hali, ilk günden bu güne dek, işin en büyük meydan okumasını oluşturuyor. Fakat bu zorluk, özveri ile pratiğe sahip çıkmakla bertaraf ediliyor; öyle ki en büyük zorluklar, üstesinden geldikçe yol olmaya ve önümüzü açmaya başlıyor. Sektördeki 6. yılımızda, birlikte çalıştığımız firma, kurum ve kişilerde kemikleşmiş anlayışın dönüşümünü ve ilerleyişini izlemek; kümülatif bir araya gelişler sonucu organik toplumsal farkındalık yaratmak, ardışık meslektaşlarımız için yol açmak ve birlikte var olmak, addoffice çatısı altındaki en önemli misyonlarımızdan birini oluşturuyor.
Ofisi kurmadan önce hayâl ettikleriniz ve planladıklarınız ile kurduktan sonra olanları/yaşadıklarınızı kıyaslamanızı istersek neler söyleyebilirsiniz?
Profesyonel mimarlık pratiği, oluş karakteriyle bireysel hayallerimden çok daha fazlasını sunuyor; özerk ofis çeperinde üretim yapmak ise hayallere potansiyel heyecanları ekleyerek süreci katmanlaştırıyor. Çalıştığımız firma, kurum ve kişiler ile ilk tasarım fikirlerini paylaştığımız temas toplantılarındaki paylaşım ve anlatının karşı tarafta uyandırdığı sorgu, fikir ve hisler; bunun ile birlikte hikayesi olan tasarıya yaklaşma hali, beni her defasında büyülüyor ve birer meslek insanı olarak bizlerin, toplumu ve yaşadığımız dünyayı dönüştürebileceği inancı ile çevreliyor. Hatta öyle ki, çoğunlukla işverenlerimiz fikirlerimize beklenenin ötesinde sadık kalarak, inşa süreçlerinde değişiklikler söz konusu olduğunda ilk tasarımımızın uygulanmasını üsteleyerek, bize dahi, tasarım fikrimizi savunuyor! addoffice öncesinde, sanıyorum bu durumu hayal etmek bir yana anlatıldığında inanmak dahi oldukça güçtü…
Ofiste yeni bir proje süreci sizin için nasıl başlıyor, nasıl ilerliyor? Ofisteki hem zaman yönetimini hem de ekip çalışması sürecini biraz daha detaylandırmak istiyoruz.
addoffice’te proje süreci, işveren ile ilk temas ile başlayarak proje alanı ziyareti ile devam ediyor. Ofiste yapılan ekip toplantıları ile fikirler çarpışarak ortaya dökülüyor. Bu bağlamda, konuya ilişkin yer, fonksiyon ve kuram okumaları tamamlanıyor. Her projemizde tasarımın, projenin kendisinden türeyen bir hikaye çeperinde oluşması; böylelikle varoluşsal bağlamda sürdürülebilir ve devingen bir yapı ortaya koymak öncül tasarım altyapısını oluşturuyor. Proje aşamaları ilerlerken ekip içinde iş bölümünün kemikleşmemesi ve dönüşken olması; ekip arkadaşlarımızın her daim yeni iş kalemleri ile buluşarak dinamik işleyişte var olmaları ise sürecin strüktürünü oluşturuyor. add ekip, bütün olarak bir diğerinin yaptığı işe devam edecek kadar bütünleşmiş fakat yeni bir ürün ortaya koyacak kadar özerk hale geliyor. Bu bağlamda kamu veya özel sektör; büyük veya küçük ölçek fark etmeksizin konsept aşamasından uygulama aşamasına dek projelerimizi ofisimizde; en küçük yapı birimine dek tasarlayarak tamamlıyoruz. İnşa aşamasında her daim projelerimize sahip çıkıyor; yapım ekipleri ile koordineli işleyiş tutturarak tasarımımızın kağıttan yeryüzüne dönüşümünü kontrol ediyoruz.
Son olarak, yeni mezun olacak meslektaşlarınıza ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?
Meslekte genç meslektaşlarıma en büyük tavsiyem şudur; tüm zorluklara, durdurucu veya yavaşlatıcılara, engellere rağmen hayal kurun, özveriyle çalışın ve vazgeçmeyin. Mimarın, bir meslek insanı olarak, zamana içkin akış dahilinde, toplumsal anlayış ve varoluşun ilerleyiş ve dönüşümünü, mekansal organizasyonun kapsayıcı gücünü elinde bulundurması sebebiyle mümkün kılan yegane olma hallerinden biri olduğuna inanıyorum. Doğruyu ve iyiyi büyütmek, yanlışa ve kötüye dur demek elinizde… Bu bağlamda dallanıp budaklanmış mimarlık yapma pratiklerine doğru keşfe çıkmanızı; denemenizi, yanılmanızı fakat yılmamanızı ve böylelikle mimarlık pratiğinde sizi en iyi temsil eden hale ulaşmanızı öneririm. Ve belki de en önemlisi; meraklı kalmak ve öğrenmek; öğrendiklerimizle görmek ve deneyimlemek, deneyimlediklerimizle tasarlamak ve çizmek… Bu döngüye ulaştığımızda mimarlık çok daha farklı görünür olacak.