LINAK x Yapı Kataloğu Pazarlama Söyleşileri
Öncelikle hem kendinizden hem de firmanızın hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz? Firmanın temel faaliyet alanı nedir, hangi ürün veya hizmetleri sunuyorsunuz?
EÇ: İsmim Erinç Çiçek. LINAK Türkiye Genel Müdürü olarak görev yapıyorum. Aslında kendimden çok LINAK'tan bahsetmek isterim. LINAK 1900'lü yılların başında kurulmuş bir aile şirketidir. Şu anda ailenin üçüncü nesil yöneticisinin şirketin başında ve CEO'su olduğu bir yapıdan oluşmaktadır. Danimarka merkezli bir üretici firma olup LINAK ismi lineer aktüatör ürününün kısaltmasından gelir. Lineer aktüatör 1970'li yılların sonunda bir tekerlekli sandalyenin geliştirilmesi için yapılan bir araştırma sonucunda icat edilen bir üründür. LINAK için de lineer aktüatörün mucidi diyebiliriz. Firmamız 1984 yılı itibariyle de LINAK adını almıştır. Bahsettiğimiz üzere LINAK Danimarka merkezli bir şirkettir ancak Amerika'da, Danimarka'da, Slovakya'da, Tayland ve Çin'de olmak üzere dünyada 5 farklı lokasyonda üretim ve Ar-Ge hattı olan bir firmadır. Bunun dışında 30'a yakın ülkede de bizzat kendi çalışanlarının yer aldığı şubesi bulunuyor. Bu şubelerden bir tanesi de LINAK Türkiye ofisidir.
LINAK'ın ana faaliyet alanlarının 4 tane olduğunu söyleyebiliriz. Bu dört ana faaliyet alanından bir tanesi Deskline adını verdiğimiz ofis masası grubudur. Yükseklik ayarlı masaların elektrikli hareket mekanizmaları ve kontrol sistemlerinden oluşmaktadır. Bir diğeri medikal alan diyebiliriz. Bu faaliyet alanı hastane yataklarında kullanılan motorlar veya bir takım kan alma gibi jinekolojik amaçlı koltuklarda kullanılan motorlardan, kontrol sistemlerinden oluşmaktadır. Bir başka ana alanımız endüstridir. Bu alanda tarım makinelerinden inşaat makinelerine, solar sistemlerden savunma sanayi uygulamalarına kadar birçok uygulamada lineer aktüatör kullanılabiliyor. Son olarak evlerde konfor mobilyaları adını verdiğimiz ve Homeline olarak adlandırdığımız bir alanımız var. Orada hareketli yataklar veya baba koltukları dediğimiz koltuk mekanizmalarında lineer motorları bulma imkanınız oluyor. LINAK genel olarak bir komponent tedarikçisidir, aslında bitmiş ürünü son kullanıcıya satan bir yapı değiliz.
Firma olarak sektörde nasıl farklılaşıyorsunuz?
EÇ: Bizi farklılaştıran birçok unsur var. Bunlardan bir tanesi; firmanın kendi şirketi olmamızdır. Genelde bu tarz üreticiler distribütörlük şeklinde veya dağıtıcı firma şeklinde yer alırken; biz direkt firmaya, merkeze, fabrikaya bağlı bir organizasyonuz. Yani LINAK için hem global hem yerel diyebiliriz.
LINAK’ın farklılaştığı noktalardan bir tanesi ise Türkiye'de giderek seyrekleşmiş durumda olan Avrupa menşeli bir üretici olmasıdır. Yani ürünler Avrupa'da üretilip geliyor. Bunun üzerine çok bastırıyorum ve farklılaştığını söylüyorum çünkü piyasada uzak doğu menşeili üreticilerin ürünlerinin artmasıyla kalite algısının bozulduğunu görüyoruz. Avrupalı olmakla da LINAK’ın gerçekten farklılaştığını düşünüyoruz.
LINAK’ın farklılaştığı noktalardan başka bir tanesi sunduğumuz ürünlerin son kullanıcının ciddi anlamda ergonomisine, sağlığına hitap eden ürünler olmasıdır. Bu durum insanların orta ve uzun vadede daha sağlıklı çalışma hayatları olmasını sağlıyor. Yine ek olarak teknolojiye ağırlık veriyoruz ve müşterilerimize inovatif çözümler sunabiliyoruz. Özellikle elektrikli sistemlerle çalıştığımızdan, müşterilerimize bir takım IOT çözümler sunabilmekte ve son kullanıcı ürünleri oluşmasını sağlayabilmekteyiz.
Son olarak sürdürülebilirliğe çok önem veriyoruz. Özellikle kullandığımız hammaddelerde, ürettiğimiz ürünlerde ve fabrikalarımızın üretim metotlarında çevre dostu metotları kullanmaya çalışıyoruz. Fabrikamızın bir kısmında bir solar parkımız bile var. Danimarka'da güneş çok daha sınırlı olmasına rağmen enerjimizi güneşten üretmeye çalışıyoruz ki bu durum da sürdürülebilirliğe bakış açımızı yansıtıyor.
Mimari projelerde ne şekilde yer alıyorsunuz? Hangi sorunu çözüyorsunuz?
EÇ: Mimari projelerde bizzat yer alamıyoruz çünkü bitmiş ürünümüz bulunmuyor. Ancak biz bitmiş ürün tedarik eden firmalara, örneğin ofis masası üreticilerine, komponent tedariği yapıyoruz. Daha çok bu şekilde mimari projelerde yer alıyoruz ve aslında müşterilerimizin terzi usulü istediği bir takım çözümler olursa da onlara destek olabilecek şekilde davranıyoruz. Örnek veriyorum, Yunanistan'daki bir ofis masası projesinde Türkiye'den bir üretici teklif vereceği zaman, bu ofisin kolonlarının rengi açık yeşil olduğu için tasarımımız da buna göre su yeşili olsun denildiğinde; bunu özel olarak üretip tedarik etme imkanımız doğabiliyor. Bunun gibi mimarlarla beraber çalıştığımız durumlar oluyor ancak bizzat projenin ana yöneticisi biz olmuyoruz. Biz destek unsuru gibiyiz.
Firmanızın son 1 yılda ağırlık verdiği pazarlama stratejisi neydi? Hangi mecralarda görünür olmayı, hangi alanlarda faaliyet göstermeyi tercih ettiniz?
EÇ: Birkaç alanda faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Bunlardan biri sosyal medya; LinkedIn'de LINAK Turkey adlı sayfamızda faaliyet gösteriyoruz. Bu söyleşiyi okuyanlar LinkedIn sayfamızda bizlere katılırlarsa memnun oluruz. Takipçilerimizin orada yenilikçi, inovatif çözümlerimiz hakkında bilgiler alma imkanı olacaktır. Bir diğer faaliyetimiz Instagram ve Youtube'da sosyal medya influencerları ile yaptığımız ortak çalışmalardır. Bu çalışmalardaki genel hedefimiz, yükseklik ayarlı masaların insanlar, işverenler veya mimarlar için faydalarını anlatarak kullanımını yaygınlaştırmak ve sonunda, insanları daha sağlıklı iş alanlarına kavuşturmaktır. Özellikle teknoloji alanında çalışan influencerlar kitlemizi bilgilendiriyor oluyor diyebiliriz. Son olarak mimar iletişimleri gerçekleştiriyoruz. Birçok çeşitli aktiviteye, Türkiye Serbest Mimarlar Derneği'nin yaptığı organizasyonlara katılıp orada mimarlarla iletişim halinde oluyor, yine ürünlerimizin faydalarını ve bu ürünleri kullanan son kullanıcılarının ne gibi çözümlere kavuşacaklarını anlatmaya çalışıyoruz.
Peki LINAK Türkiye Genel Müdürü olarak, en inovatif bulduğunuz ürün hangisi ve neden?
EÇ: Biliyorsunuz yükseklik ayarlı masalar satıyoruz. Yükseklik ayarlı masalarda elektrik kontrollü bir kumanda bulunuyor. Bu kumandanın ana işlevi masayı yükseltip alçaltmaktır. Ancak bizler teknoloji odaklı ve yenilikçi bir firma olduğumuz için kumanda kısmında ciddi bir ilerleme sağladık. Kumandamız hem tasarımsal anlamda hem de işlevsel anlamda birçok yeniliğe sahiptir.
Almanya'da verilen bir Red Dot tasarım ödülü var ve kumandamızın önceki serisi gibi yeni serimiz de bu tasarım ödülüne sahip oldu. Kumandanın tasarımı ürünümüzün özellikle mimarlar tarafından beğenilen özelliklerinden biridir diyebiliriz.
Kumandanın işlevsel anlamdaki yeniliklerinden bahsedecek olursak, sıkışma önleyici bir sisteme sahiptir. Örnek veriyorum, aşağıya indirildiğinde altında yer alan bir keson veya çalışma koltuğu olması durumunda, baskıyı algılıyor ve kendini geri çekiyor. Aynı şekilde bir pencere kenarında çalışıyorsanız, masa yukarı kaldırıldığında bir camın kanadına çarparsa geri gelebiliyor. Bu özellik ekipman ve işyeri güvenliği anlamında kullanıcılara sağlıklı bir çözüm sunuyor.
Kumandada ayrıca hatırlatma fonksiyonu da bulunuyor. Malumunuz Türkiye olarak bu ürünü kullanmaya çok yeni başladık. Yükseklik ayarlı masayı kullanmayı hatırlamamız da gerekiyor. Yani günde belirli aralıklarla bir süre ayakta ve bir süre oturarak olmak üzere dönüşümlü çalışmamız gerekiyor. Kumandanın hatırlatma fonksiyonu da dönüşümlü bir çalışmayı teşvik ediyor. 45 dakika oturuyorsunuz, sonrasında gelen hatırlatma ile 15 dakika ayakta çalışıyorsunuz, sonrasında tekrar hatırlıyor ve oturmaya geçiyorsunuz. Burada bakış açımız sürekli ayakta çalışmak veya sürekli oturarak çalışmak değil. Bu durumun bir döngü içinde olması çalışma sürecini daha sağlıklı hale getiren unsurdur. Öğretmenler gibi uzun süre ayakta çalışan meslek grupları da orta ve uzun vadede varis gibi sağlık sıkıntıları yaşayabiliyorlar ve bizler bu durumun da oluşmasını istemiyoruz.
Kumandanın yenilikçi özelliklerinden sonuncusu da kullanıcıya özel hafıza fonksiyonlarına sahip olmasıdır. Herkes farklı boylara sahip olduğundan herkesin ayakta ve oturarak çalışma yüksekliği farklı olabiliyor. Bu nedenle kumandamız 4 kullanıcıya kadar kayıt yaparak onların belirlediği yüksekliklerde ürünü kullanmalarını sağlayabiliyor. DPI1C isimli kumandamızda birçok özelliği ve teknolojik yeniliği beraber sunma imkanımız oldu.
Bizlere sürdürülebilirliğe önem verdiğinizden daha önce bahsetmiştiniz. Firma olarak çevresel etkilerinizi nasıl minimize ediyorsunuz? Bu konu ile ilgili yaptığınız çalışmaları bizler için biraz daha detaylandırabilir misiniz?
EÇ: Çok ilginçtir ki, Türkiye'de sürdürülebilirliğin ismi henüz duyuluyorken biz LINAK olarak bu işlere biraz kafa yormaya başlamıştık. Daha önce bahsettiğim gibi, fabrika arazimizde bir güneş tarlamız bulunuyor. Güneş tarlası adını verdiğimiz bu sistemde, güneş panellerinden elektrik üretiyor ve bu elektriği üretim sürecimizde ve ofislerimizde kullanıyoruz. Tabii yeterli olmuyor. Entegre bir sanayinin ihtiyacını tam anlamıyla karşılayamıyor ancak bu çalışma ilk sürdürülebilirlik çalışmalarımızdan biri ve bu çalışmayı 10-15 sene önce başlatmıştık. Bunun dışında tüm fabrikalarımızda, Ar-Ge ofislerimizde ve satış ofislerimizde yeşil enerji kullanımını, yani rüzgar enerjisi veya güneş enerjisinden üretilen elektrik kaynaklarını kullanmayı tercih ediyoruz. Bunun sonucunda firma olarak ciddi anlamda daha az karbon salınımı yapmayı ve karbondioksit emisyonumuzu düşürmeyi hedefliyoruz.
Yine üretim sürecimizde daha az karbon emisyonuna sebep olan hammaddeleri tercih ediyoruz.
Belki bu kısım işin çok uç noktası olabilir ancak bitmiş ürünün içindeki komponentlerin, yılda milyonlarca ürün ve komponent ürettiğimiz için, çok ufak bir kısmının karbon emisyonunda bir azaltım yakaladığımızda ciddi bir değişim sağlayabiliyoruz. Bu nedenle hammadde bazında bile komponentlerimizin karbondioksit emisyonlarını hesaplayıp, ona göre ürün seçimlerimizi yapıyor ve üretimimize dahil ediyoruz.
Yakınlarda alınan bir kararımıza göre 2030 yılına kadar grupta kullanılan tüm araçların sıfır emisyon yaratması gibi bir hedefimiz var. Yani elektrikli araçlara geçiş süreci diyebiliriz. Normal yakıtlarla çalışan araçların kullanımını 2030 yılına kadar tamamen kaldırmak gibi LINAK’ın uzun vadeli bir hedefi var.
Bir taraftan da, teknoloji ve sunduğu gelişmeler hızlanmaya ve hemen her sektörü çok yakından etkilemeye devam ediyor. Siz firma olarak teknolojik yenilikleri ürünlerinize nasıl adapte ediyorsunuz?
EÇ: LINAK’ın ciddi bir Ar-Ge ekibi var ve bu Ar-Ge ekibi yalnızca Danimarka ofisinde bulunmuyor. Amerika, Çin, Tayland gibi farklı lokasyonlarda bulunan her fabrikamızda bulunan bir Ar-Ge ekibi var ve bu farklı lokasyonların veya bölgelerin durumuna göre Ar-Ge çalışmalarını yapıyorlar. Son durumda bu Ar-Ge'lerin de aslında bir merkezde, Danimarka'da birleştirilmesi teknolojiyi çok sıkı takip etme imkanını bize sağlıyor. Yani sadece Amerika'da kapalı kalsak, belki yalnızca Amerika çevresindeki bilgiye hakim olabilecekken, farklı kıtalardan gelen bilgileri harmanladığımız için müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun çözümler yaratabiliyoruz. Yine dijitalleşme konusu Covid döneminden sonra çok daha odaklandığımız bir alan ve ana stratejimizin de bir parçası oldu. Kullandığımız, sattığımız sistemlerde ve müşteri iletişimimizde dijital unsurların, ürünlerin yaygınlaşması üzerine de odaklanıyoruz. Genel olarak teknolojiyi bu şekilde takip ediyoruz diyebiliriz.
Biraz da gelecekten bahsetmek istiyorum. Sektörünüzdeki son gelişmeler ve trendler hakkındaki düşünceleriniz neler ve sizin gelecek beklentileriniz/hedefleriniz nelerdir?
EÇ: Bizim yapı kataloğunda da bulunmamızın ana amacı aslında yükseklik ayarlı masaların yaygınlaşması, bunun bilinirliğinin arttırılmasıdır. Yakınlarda bir konuşma gerçekleştirmiştik ve orada şöyle bir soru geçmişti. Şirketlerin en değerli kaynağı nedir? Sizin bir fikriniz var mı?
Firmaların en değerli kaynağı nedir?
YK: İnsanlar olabilir mi?
EÇ: Kesinlikle, kesinlikle. Firmaların en değerli kaynağı çalışanlarıdır. Evet, firmaların bütçesi, hammaddeleri, fabrikaları olabilir ancak eğer insanlar, çalışanlar bu organizasyonun içinde olmazsa bu kaynaklar aslında yetersiz ve amaçsız oluyor. O nedenle en önemli kaynak olan insanların da çalışma ortamında sağlıklı, rahat ve uzun süre çalışabilmeleri önemli oluyor. Uzun süreden kastım bir günde 15 saat değil tabii ki, yıllara sari bir çalışma imkanı olması için sağlıklı çalışma ortamlarının sağlanması gerekiyor.
Sağlıklı çalışma ortamları neyle mümkün olabilir? Öncelikle kullanılan ofis ekipmanıyla olabilir. Bu ekimanlardan biri olan koltuklar için sabit koltuklardan hareketli, yüksekliği, sırtı ayarlanabilir koltuklara kadar ilerledik. Bununla beraber yine yükseklik ayarlı masaların kullanımı, insanların sağlığını ve ofisteki çalışmanın verimliliğini etkileyen çok ciddi unsurlardan biridir. Ekipmanlar dışında ofisteki çalışmayı hava kalitesi, çalışma alanı, ışık kalitesi, ses kalitesi gibi farklı unsurlar da etkiliyor. Bizler de bu değerli insan kaynağının uzun vadede daha sağlıklı olabilmesi için hareketli olması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü uzun süre oturarak sedanter bir çalışma sonrasında orta ve uzun vadede bel boyun rahatsızlıkları, fıtıklar gibi veya farklı kas kasılmaları gibi sıkıntılar oluşabiliyor. Bu sorunların oluşmaması adına da hareketli bir ofis alanı ve ergonomik bir çalışma alanı öneriyoruz. Bunları da mimarlar, sizler ve ürün satışı yaptığımız üreticiler aracılığı ile anlatmaya çalışıyoruz.
Ofis alanının geleceğinin hareketliliğe dayalı olacağını düşünüyoruz. Buna inanmamızın bir nedeni de istatistikler; bu konuda biraz bilgi paylaşmak isterim. İskandinav ülkelerinde, Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç gibi ülkelerde yükseklik ayarlı masa kullanımı %95 oranında. Bu durum 100 kişiden 95'inin yükseklik ayarlı masaya sahip olduğu anlamına geliyor. Bu oran Orta Avrupa'ya gelindiğinde %25-30 oranlarına düşüyor. Güney Avrupa'ya geldiğimizde, İspanya, İtalya hattında ise %15 oranında. Türkiye'de henüz %1'e gelemedik. Ama bu istatistikleri gördüğümüzde de ofis alanlarının geleceğinin aslında yükseklik ayarlı masa kullanımı ile değişeceğini öngörebiliyoruz. Sonucunda da insan sağlığı ve ergonomisi adına güzel sonuçlar elde edeceğimize inanıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz birkaç cümle varsa onları alabilirim.
EÇ: Söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Projenizin bir parçası olmak bizim için gurur verici. Yükseklik ayarlı masayla ilgilenen dinleyicilerimiz olursa, bizi aradıklarında çok kolay bulabileceklerdir. Memnuniyetle bilgilendirmek ve yardımcı olmak isteriz.