Çuhadaroğlu x Yapı Kataloğu Pazarlama Söyleşileri
Öncelikle hem kendinizden hem de firmanızın hikâyesinden kısaca bahsedebilir misiniz? Firmanın temel faaliyet alanı nedir, hangi ürün veya hizmetleri sunuyorsunuz?
ATŞ: İsmim Ali Tuna Şenatlı. Çuhadaroğlu Grup Şirketler’de pazarlama müdürü olarak çalışıyorum. Evliyim, 2 çocuğum var. İnşaat mühendisiyim. Yapı sektöründe 20 senedir ve Çuhadaroğlu’nda da yaklaşık 5 senedir çalışıyorum.
SY: İsmim Sinem Yılmaz. Kurumsal iletişim yöneticisiyim. Çuhadaroğlu’nda 7. yılım. Pazarlama bünyesinde görev alıyorum. Aynı mesleği yaklaşık 25 yıldır yapıyorum, dolayısıyla bu anlamda şanslı biriyim.
ATŞ: Çuhadaroğlu’ndan bahsedecek olursam, kurucumuz Ahmet Çuhadaroğlu, engin mimarlık bilgisiyle, vizyonu ve girişimci ruhuyla Çuhadaroğlu adı ile küçük bir atölye kurmuş ve demir döküm işleri ile sektöre adım atmış. Sonraları ise alüminyuma sektörüne yönelmiş. Aldığı işler, projeler, yatırımları ile de çok kısa sürede de doğrama alanında Türkiye’nin öncüsü haline gelmiş. Alüminyumu Türkiye ile tanıştırmış, yapı sektörüne kazandırmış diyebiliriz.
1954 yılında demir doğrama işi ile başlayan serüveninde Türkiye’de hakikaten büyük ilkler başarmış. Hilton Intercontinental Hoteli’nin yapımı ile ilk doğrama projesini almış. Bu proje Çuhadaroğlu’na benzer büyük projelerin kapısını açmış. Yine 1968 yılında Türkiye’de bugün bile adı yapı kimyasallarıyla özdeş bir marka olan Çekomastik’i Türkiye ile ilk defa tanıştırmış. Bu zaman içerisinde de birçok ilki başaran bir firma olmuş.
Bugün merkezi İstanbul’da bulunan Çuhadaroğlu Grup Şirketleri, Çuhadaroğlu Metal ve Alüminyum şirketlerimiz ile hizmet veriyor. Çuhadaroğlu Metal firmamız 2016 yılı başında borsaya kote olmuş, cepheler, kapı ve pencereler için alüminyum mimari sistemler ile endüstriyel profiller tasarlıyor ve üretiyor.
Alüminyum firmamız ise, yapı taahhüt grubunda büyük projelere imza atıyor ve sistemlerin uygulamasını, projelendirme hizmetini sunuyor.
Çuhadaroğlu 2019 senesinde markalaşmaya giderek interal, interax, interwall, intersecure ve interdigi markalarını çıkarttı ve mimari ve endüstriyel sistemlerin de yanında yangına, bombaya, kurşuna dayanıklı başlıklar altında, güvenlik grubu sistemleri, otomatik kayar kapı sistemleri, kapı ve aksesuar sistemleri, güneş kırıcı sistemler, ofis içi bölme sistemleri gibi bir çok sistemin de üretimini sağladı/sağlıyor. Bu beş marka üzerinden faaliyetlerimize, ürün ve hizmetlerimizi vermeye devam ediyoruz diyebiliriz.
Firma olarak sektörde nasıl farklılaşıyorsunuz?
ATŞ: Tasarımdan üretime, satıştan dağıtıma ve hatta montaja kadar tüm süreci kapsayan dünyadaki tek alüminyum firmasıyız. Ayrıca, Çuhadaroğlu olarak ilklerin firmasıyız. Bu noktada bizim için ilkler çok önemli çünkü kendimizi alüminyum üniversitesi olarak görüyoruz. Buradan çıkan birçok çalışan burada öğrendikleriyle kendine bir kariyer çiziyor.
Bunun haricinde, yirmi senedir düzenlediğimiz bir öğrenci proje yarışmamız var. Hem böyle bir sektörde faaliyet gösterirken, hem de bu kadar uzun süre bir yarışma düzenleyen başka bir firma yok. Türkiye’de mimarlık öğrencileriyle bir araya gelmesinden dolayı da eğitimci-sanayici işbirliğine en somut örneklerden birisi diyebiliriz.
SY: Öğrenci proje yarışması, Çuhadaroğlu ve önemli üniversiteler nezdinde düzenlenen çok kıymetli bir iş. Kendi üretiminiz, kendi birikiminizle yaptığınız bir şeyin eğitim kurumları ve öğrenciler tarafından benimsenmesi harikulade bir şey. Çift taraflı bir etkisi var bu işin. Yarışma, her ne kadar Çuhadaroğlu ismiyle yayınlansa da, bunu öğrenciler ve akademisyenler sahiplendi. Bununla birlikte, sektörde çok fazla sayıda benzer yarışma düzenleniyor. Fakat Çuhadaroğlu’nun şöyle bir özelliği var. Çuhadaroğlu Öğrenci Proje Yarışması’nda çok kıymetli jüri üyeleri seçimi yapıyoruz. Bu seçimi yaparken, ev sahibi dediğimiz, her yarışmanın birincisi olan ve birincisiyle beraber ziyaret ettiğimiz ev sahibi üniversitenin bünyesinde birtakım planlamalar yapıyoruz. Burada jüri seçiminden mimarların seçimine kadar çok titiz bir aşama kaydediliyor ve bu süreç tamamen akademisyenlerin gönüllülük esasıyla yürüyor. Aslında söylenmesi gereken en kıymetli şey bu.
Ali Tuna Bey’in bahsettiği gibi, ilklerin firması olmak, yapı sektörünün üniversitesi olmak, bu anlamda öğrencilikten mimarlığa ve mühendisliğe kadar uzanan o uzun yolculukta, Çuhadaroğlu ile yürümek bunların aslında bir çıktısı olarak görülüyor.
ATŞ: “Nasıl farklılaşıyoruz?” noktasında söylemek istediğim son bir şey daha var. Farklı pazarlara farklı ürünler sunmaya çalışıyoruz. Burada sadece Türkiye’yle kalmıyoruz. Aynı zamanda yurt dışındaki birçok ülkenin ürünlerine ve hatta oranın şartlarına, koşullarına bağlı olarak ürünler tasarlayıp üretip satmaya çalışıyoruz.
Mimari projelerde ne şekilde yer alıyorsunuz? Hangi sorunu çözüyorsunuz?
ATŞ: Mimari projelerde önemli olan mimara çözüm sağlayabiliyor olmak. Aslında bu noktadan başlıyor her şey. Az önce bahsettiğim gibi, özellikle interal markası altındaki ürün gamları (kapı, pencere, sürme sistemler, cephe sistemleri gibi) sayesinde mimarların projelerdeki ihtiyaçlarına çözüm sunmaya çalışıyoruz.
Burada yirmiden fazla konvansiyonel sistemimiz var ve bu sistemlerle aslında standart sorunlara cevap veriyoruz. Fakat, bu konvansiyonel sistemlerle cevap alınamayan noktalar da oluyor tabii ki. Bu noktada, biraz “customize” dediğimiz, müşterinin talebine göre şekillenen bazı cepheler, bazı ürünler oluşturuyoruz. Özellikle bunlarla cephelerde karşılaşıyoruz. Bu cepheler için özel çözümler sunuluyor, özel tasarımlar yapılıyor, özel kalıplar yapılıyor, özel sistemler tasarlanıyor ve o sistem sadece o projede kullanılıyor. Bu sorunları da teknik ekibimizle çözüyoruz.
Firmanızın son 1 yılda ağırlık verdiği pazarlama stratejisi neydi? Hangi mecralarda görünür olmayı, hangi alanlarda faaliyet göstermeyi tercih ettiniz?
ATŞ: Stratejimizi biraz fuarlar üzerine kurduk ve fuarlarda görünür olmayı tercih ettik. Geçen sene de, bu sene de on tane fuara katıldık, katılıyoruz. Mimarlarlar tarafında da özellikle farklı etkinlikler oldukça katılmaya özen gösteriyoruz ama yılda on tane fuara hazırlanmak ve katılmak gerçekten zamanımızın çoğunu alıyor.
İnternet sitelerimizi özellikle müşterilerimizin etkin kullanması, bizi ilk defa tanıyacak olan müşteri adaylarının bizi gördüğü zaman firmamızın profesyonel görünümünü anlaması, ürünleri iyi anlaması ve bize geri dönüş sağlamaları için yaptığımız birtakım faaliyetlerimiz var.
Bunlar haricinde de dahil olduğumuz mimari platformlar var. Yapı Kataloğu gibi platformlarda yer alıyoruz ve bu platformların sayılarını da artırmaya çalışıyoruz.
SY: Aslında biz hedef kitlemizin her anlamda ihtiyacına uygun yanıtlar arıyoruz ve pazarlama departmanı olarak buna cevap vermeye çalışıyoruz. Kime hitap etmesi gerekiyorsa buna uygun bir pazarlama mecrası ya da stratejisi belirleniyor. “Medya planlamada sektörel ya da ulusal kanallarda, nerelerde, nasıl yer alabiliriz? Ne şekilde kendimizi tanıtabiliriz?” gibi sorularla çok ciddi medya planlama programı hazırlıyoruz. Medya satın almayı da kendi içimizde yapıyoruz, dışarıdan bir destek almıyoruz. Her anlamda çözüm üretiyoruz, büyük bir çabamız var. Dolayısıyla hepsi bir araya geldiğinde her hedef kitleye uygun bir iş çıkıyor.
Bu anlamda da şunu söyleyebilirim: 2024 yılı bizim için çok kıymetli, çünkü firma olarak 70. yılımızı kutluyoruz. Firmamızda pazarlama bölümü çok yeni bir departman olmasına rağmen, bu kısa sürede gördüğümüz ve aldığımız yol, doğru şeyler yapıldığını gösterdi. 70. yıl da bunun taçlandırıldığı bir yıl olacak gibi. Dolayısıyla biz, pazarlama anlamında, medya planlama kısmını da çok etkin kullanıyoruz diyebilirim.
Peki pazarlama müdürü ve kurumsal iletişim yöneticisi olarak, en inovatif bulduğunuz ürün hangisi ve neden?
SY: Benim cevabım çok belli: Bodrum Kol. Özellikle pazarlama anlamında, Bodrum Kol ile duygusal ve organik bir bağımız olduğunu düşünüyorum çünkü pazarlamada bize ivme artıran bir iş oldu, Bodrum Kol sayesinde Red Dot ödülü kazandık. Hem benim için, hem firma için çok önemli ve çok kıymetli bir ödül.
ATŞ: Bodrum Kol haricinde benim de eklemek istediğim iki tane daha ürün var.
Biri “Antipanik” ürünü. Bu ürün bizim interax markamızın altında yer alan bir kapı. Normalde kayar bir kapı aslında. Kayar kapıları hepimiz biliyoruz, radar bizi gördüğü zaman otomatik olarak açılır. Antipanik dediğimiz kapı ise hem otomatik olarak açılıyor, hem de panik anında normal bir kapı gibi içe doğru açılabiliyor. Bu da benim için açıkçası inovatif bir ürün.
Bir de, yeni çıkardığımız, şu anda patenti olan ama sektörde çok paylaşmadığımız bir “Solar Menfez” ürünümüz var. Günümüzde zaten biliyorsunuz enerji, enerjiyi depolama, yenilenebilir enerji kullanma meseleleri oldukça önemli konular. Biz de “Solar Menfez” ile, bir menfezi alıp onu solar hâle getirdik.
Peki enerjiden bahsetmişken, bildiğiniz gibi dünyanın insan tarafından geri dönüştürülemez biçimde değiştirildiği iddia edilen bir dönemde yaşıyoruz, siz firma olarak çevresel etkilerinizi nasıl minimize ediyorsunuz? Bu konu ile ilgili yaptığınız çalışmalar neler?
ATŞ: İlk olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı’na bağlı olarak bazı aktivitelerde bulunuyoruz. Bu mutabakatta, net sera gazını emisyonlarının 2050’ye kadar sıfırlanması hedefleniyor. Alüminyum sektörü olarak, bize de bu çerçevede bir görev düşüyor. Bu görev çerçevesinde de tabii ki karbon ayak izimizi, enerjiyi azaltma ve bunun sürekliliğini sağlamak gibi görevler edinmiş durumdayız.
Bununla beraber, enerji ihtiyacımızı, yenilenebilir enerji üreten firmalar üzerinden sağlıyoruz. Kendi güneş enerji santrali projelerimiz var ve bu projeleri hem yeni fabrikada, hem de mevcut fabrikalarımızdan birinin çatısında olmak suretiyle yakın zamanda hayata geçireceğiz.
Aynı zamanda EPD (Environmental Product Declaration) deklarasyonumuz var. CBAM (Carbon Border Adjustment Mechanism) diye tabir edilen karbon ayak izimizin ölçüldüğü raporlamalar var. Biz de çevresel etkiler noktasında gerekli altyapımızı sağlamaya çalışıyoruz, gerekli önlemlerimizi alıyoruz diyelim.
Bir taraftan da, teknoloji ve sunduğu gelişmeler hızlanmaya ve hemen her sektörü çok yakından etkilemeye devam ediyor. Siz firma olarak teknolojik yenilikleri ürünlerinize nasıl adapte ediyorsunuz?
ATŞ: Bunun aslında üretim, montaj ve tasarım tarafı olmak üzere birkaç ayağı var. İnşaat sektöründe, teknolojinin yansıması diğer sektörlere oranla zayıf kalıyor. Bu da sektörün yaşadığı sorunlardan birisi.
BIM konusunda, Türkiye’deki bütün firmaları ele alırsak, ürünlerini dijitalleştirmeye başlamış olan sayılı firmalardan biriyiz. Bu teknolojiyi, hem interal markamızın internet sitesindeki ürünlerin altında hem de BIMobject internet sitesi üzerinden yayınlıyoruz. Sadece kendimiz için değil, aynı zamanda sektör için de kullanıma sunuyoruz. Bir şekilde bu teknolojiyi kullanırken, bunu gizlemiyoruz da.
Biraz da gelecekten bahsetmek istiyorum. Sektörünüzdeki son gelişmeler ve trendler hakkındaki düşünceleriniz neler ve sizin gelecek beklentileriniz/hedefleriniz nelerdir?
ATŞ: 2024 senesi itibarı ile Çuhadaroğlu kuruluşunun 70. yılını kutluyor olacak. Bu anlamlı sene içerisinde birçok inovatif ürünün lansmanını da yapıyor olacağız. Öncelikle özellikle Amerika’ya özgün olan hurricane-kasırga ürünlerimizi sergileyeceğiz. Bunların yanında yeni sürme, katlanır, menfez ve çit sistemlerimizi de tanıtacağız. Ayrıca solar sektörü için geliştirdiğimiz ürünleri de sunuyor olacağız.
Çuhadaroğlu firması olarak hem inşaat sektörüne hem de otomotiv, yan sanayi, makine, solar gibi farklı sektörlere de hizmet vermekteyiz. 2024 senesinde yeni pazarlara ve sektörlere açılarak hem mimari sistemlerimizi hem de endüstriyel çözümlerimizi sunmaya devam edeceğiz. Almış olduğumuz Rams Beyond İstanbul, Gentaş Gaziantep gibi projelerin taahhüt işlerine devam ederken aynı zamanda yeni fabrika yatırımımızın inşaat işlerinin başlaması ile yepyeni bir döneme girmeyi hedefliyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz birkaç cümle varsa onları alabilirim.
ATŞ: Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken, Türkiye'nin önemli sanayi kuruluşlarından biri olan Çuhadaroğlu, kendi öyküsünü 70 yıl öncesine dayandıran köklü bir firma olarak, ülkenin ekonomik kalkınmasına önemli katkılar kazandırmakta, sanayi sektöründeki lider konumunu sürdürmekte ve Cumhuriyetimizin başarı hikâyesinin bir parçası olmanın haklı gururunu yaşamaktadır.
Çuhadaroğlu, sadece bugünkü başarılarıyla değil, aynı zamanda geleceğe dair vizyonuyla da Türkiye’nin ve sanayinin kalkınma sürecine önemli katkılar sağlamayı amaç edinecektir. 100. yıl coşkusu ve 70. yılın gururuyla, Türkiye'nin daha aydınlık yarınlarına olan güvenle, geleceğimizi birlikte geri kazanmaya var gücüyle devam edecektir.
SY: Genel müdürümüz Kenan Bey’in çok güzel bir lafı var: “Türkiye’de yaşam standartları zor olduğu kadar, kurumların da ayakta kalma standartları çok zor. Yıl bazında baktığımız da ömürleri bu anlamda kısa.” Çuhadaroğlu bu anlamda çok ciddi bir üniversite görevi görüyor gerçekten. Böyle bir yapının altında olmak çok keyifli. Genel anlamda ülke kalkınmasına da baktığımda, az sayıda firma olduğunu görüyorum. Bu anlamda tabii bu firmaların çoğalması gerekiyor. Sadece Çuhadaroğlu nezdinde konuşmuyorum. Her firmanın ortalama süresinin, ömür süresinin artması gerekiyor. Bu nitelikte işler yapması, bu nitelikte istihdam yaratması gerekiyor. Çuhadaroğlu’nun bu anlamda öncülük edeceğini düşünüyorum.