Mimarlar Rehberi Röportajları | AAD Architects - Ayşegül Güner ile Mimarlık ve Teknoloji İlişkisi Üzerine
Ofisiniz ve tasarım çizginizi kısaca özetleyebilir misiniz?
Ofisimiz 15 yıldır tasarım ve uygulama konularında hizmet vermekte. İnsan, yeryüzünde var olduğu sürece duyguları ve mekânları ile var olacağını düşündüğümüz için tasarım felsefemiz öncelikli olarak insana hizmet eden fonksiyonel ve duyguları olan mekânlar yaratmak.
Tasarımlarınıza başlarken ilham kaynaklarınız neler oluyor?
Çevrede ve dünyada devam eden hayatı, değişimleri, ihtiyaçları, doğa etkilerini gözlemleyip bunları doğru şekilde projelerimiz için yorumluyoruz. Kişisel olarak, yurt içi ve yurt dışı oldukça fazla seyahat ediyorum. En önemli sebebi bu gözlemleri çeşitlendirmeye çalışmak oluyor. Beyin bu konuda oldukça arsız ve sınırsız. Aldıkça daha çok istiyor.
Tasarım süreçlerinizde hangi faktörler sizin için önceliklidir?
Proje süreci öncelikle işveren isteklerini dinlemekle başlıyor. Hemen arkasından da bu isteklerin üzerine, kendimiz dünya gözlemlerine dayalı fonksiyonel bir hikâye yazıyoruz. İlk önceliğimiz, bu hikâyenin tamamen duyguları olması. Sonrasında, ihtiyaçlar ve duygular birleşerek mekâna dönüşmeye başlıyor. Kendinizi ait hissettiğiniz mekanlar ve yapılar tasarlamak bizim bütün amacımızı oluşturuyor.
Projelerinizde yapı malzemelerini seçerken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Sürdürülebilir, dayanıklı ve estetik açıdan projenize en uygun malzemeleri nasıl belirliyorsunuz?
Proje bütünlüğü bizim her zaman önceliğimiz. Hikâyesine uygun, doğru fonksiyonlarla, doğru malzeme seçimleri teknik kararlar ile birleşerek veriliyor. Başlangıçta tasarım kararları ile başlıyoruz, devamında ise teknik detaylar ön plana çıkıyor. Malzeme tamamen imalat süreci ve yapının yaşama sürecidir. Teknik bilgiler ve diğer mühendislik bileşenleri ile yapılan toplantılar sonrasında bütçeye uygun doğru kararları vermeye çalışıyoruz. Sonuç olarak malzeme kararı dört bileşen ile ortaya çıkıyor: tasarım, fonksiyon kararı, teknik detaylar ve bütçe.
Teknolojinin mimari tasarımlar üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz ve yeni teknolojileri nasıl kullanıyorsunuz?
Öncelikle teknoloji, mimarlık eğitiminin şeklini neredeyse tamamen değiştirdi. Yeni nesil mimar arkadaşlar bilgisayardaki yeni programları kullandıkları için, proje öncesi eskiz yaparak çalışma yöntemini neredeyse unuttular. Teknolojiyi doğru yönde kullanan mimarlık kültürü kesinlikle daha keyifli ve daha sürdürülebilir işler çıkarıyor. Diğer yandan, “kopyala-yapıştır” mantığı ile kullanılan teknoloji, insanları yaşanamaz hâlde alanlarda çalışmaya ve yaşamaya zorlamaya başladı bile. Yeni teknolojilerle mimarlık zenginleşebilir de, fakirleşebilir de. Kullanım, seçim, yöntemi ilerletme şekli bu noktada çok kritik. Güncel projelerimizin hepsi artık teknoloji ile ortak içerik üreterek çalışıyor. Bence çağ değişti ve teknolojiden uzak bir mimari düşünülemez.
En son yapmış olduğumuz hastane projesinde, bütün sistemlerin birbirine entegre olduğu yeni bir akıllı sistem uyguladık. Yapıların teknik olarak çok daha kolay yönetilmesini sağlayan bu sistemler yapıların sürdürülebilirliğini oldukça destekliyor. Teknoloji bir açıdan da minimalizmi destekleyen bir yapı. Malzemeler istenilen tasarımlarda daha kolay üretilebilmeye başlandı. Bu durum da maliyet avantajını beraberinde getiriyor. Bunların tamamı, yapı tasarımı açısından oldukça olumlu gelişmeler.
Tasarımlarınızda ve projelerinizde teknolojiyi nasıl kullandığınıza dair örnekler verebilir misiniz?
Programlar, tasarım safhasında araştırma ve eskiz aşamasından sonra fikirlerimizi, üç boyutlu görmemize ve bazı hatalarımızı görerek hızla değiştirmemize imkân veriyor. Bu nedenle, uygulamada yeni teknolojiler hem maliyetleri, hem de malzeme tasarımını destekliyor. Aslında, daha az insanla daha kısa sürede sonuca gidebiliyoruz. Kendi tasarlamış olduğumuz doku ve renkleri malzemelerde ürettirebiliyoruz. Yapıların altyapılarında teknik olarak teknolojinin imkan verdiği sistemleri kullanarak kullanım kolaylığı ve sürdürülebilir yapı özelliğini arttırıyoruz. Bugünlerde sanal gerçeklik ortamında bazı denemelerimiz var. Eğer bu denemelerimizde başarılı olabilirsek, insanlara farklı yapı deneyimlerini VR gözlüklerde de yaşatabilir hâle geleceğiz. Teknoloji hem heyecan hem de endişe veriyor. Tekrar edeceğim ama teknolojinin doğru kullanımı oldukça önemli. Bu noktada da, farkındalık ve bilginin kıymeti tekrar gündeme gelmiş oluyor. Mimarlık insan için yapılan bir meslek. Dolayısıyla duygu içeriği oluşturulmayan mekânlar insana uygun mekanlar olmuyor. Duygu içeriğini üretmemizi destekleyen mimari teknolojilerin kullanılmasını diliyorum.