Söyleşi | Uğur Işık - UI Design Grup
MİMAR
Tüm çalışmalarınızı tanımlayabilecek vazgeçilmez bir yaklaşımınız var mı?
Aslına bakarsanız her tasarıma aynı yaklaşımla bakmayı doğru bulmuyorum. Sonuçta tasarım her ne kadar tasarımcının öngörüsü olsa da kullanıcı odaklı olmak zorunda. Yani siz bir şekilde yaklaşımınızı , düşüncelerinizi kullanıcıya göre şekillendirebilmelisiniz. Tek düze olmak bize göre değil. Evrilmeyi, değişmeyi ve gelişmeyi kabullenemeyen bir mimari ofisin uzun yıllar ayakta kalabilmesinin zor olduğunu düşünüyorum. Ama illa bir kalıba girmemiz gerekiyorsa bizi minimalistler listesinde değerlendirebilirsiniz.
Sizi en çok tatmin eden projeniz hangisi oldu?
Her projemize farklı bir heyecanla bakıyoruz aslında. Yat tasarımı yaptığım yıllar kesinlikle yaptığımız mega yat beni çok heyecanlandırıyordu. Ancak şu an için Artvin Botanik Bahçesi projemizden çok memnunum. Kente dokunduğumuz için, bir baraj şantiyesini rehabilite ettiğimiz ve kente bir katma değer kazandıracak bir proje olduğu için sanıyorum şu aralar en çok memnun olduğumuz projemiz bu. Her projenin farklı bir hikayesi var ve bu hikayede güzel hatırlayacaklarımızdan…
Mimarlık tarihinin ikonik projeleri arasında, "Bunu ben tasarlamış olmalıydım!" dediğiniz, tasarım anlayışınızı yansıtan ve size ilham veren proje olarak hangisini söyleyebilirsiniz?
Bu çok iddialı ve kendi özelinde biraz da megalomani içeren bir soru aslında. Projeler özelinde “keşke bunu ben düşünseydim” diyebileceğim tek bir proje yok, mimarlık tarihi üzerinden baktığımızda da kendi yüzyılları içinde yapılmış, kendinden söz ettiren bir çok yapı var. Birini söylersem belki diğerine haksızlık yapmış olacağım gibi geldi şu an. Ancak bu soruya cevap vermeden de geçmeyeceğim; Turgut Cansever’in 3. kez Ağa Han ödülü’ne layık görüldüğü ”Demir Tatil Köyü” projesi sanıyorum imrenerek baktığımız projeler arasında ve bu proje bizi daha iyi anlatıyor.
Mesleki hayatınızdaki en büyük motivasyon kaynağınız nedir?
Buna birkaç yönlü cevap verebiliriz. Birincisi mutlu ve memnun müşteriler ikincisi ise sürekli gelişen ve değişen dünyaya ayak uydurma ve yeni çıkan sorunlara çözüm önerisi getirme, getirebilme ve bu yolda harcanan emeğin boşa gitmediğini görmek diyebiliriz.
Tasarım ruhunuzu besleyen, mimari omurganızı sağlamlaştıran sanat dalları neler?
Bizim gibi genç mimarlık ofisleri tam da teknoloji çağının ortasında belki de şanslı varsayabileceğimiz ancak nispeten de hızından dolayı bir çok sorunu da beraberinde getirdiği bir kuşaktayız. Dolayısı ile bilgisayar ile iç içe oluşumuz teknolojinin her türlü nimetlerinden faydalandığımız bir dönemde bir çok sanat dalı ile beslenebiliyor olmak büyük bir zenginlik olsa gerek. Müzik gibi, sinema gibi mimariye ilham veren sanat dallarının etkisini yakın dönemde çok gördük ve sanıyorum görmeye de devam edeceğiz. Bu yüzden ben cevabımı sinema olarak netleştirebilirim.
Mimari kimliğinizi 3 kelime ile açıklayacak olsanız, bunlar ne olurdu?
Minimal, fonksiyonel, sürdürülebilir...
Çalışma biçiminizi / alışkanlıklarınızı anlatacak bir şarkı seçecek olsanız bu hangisi olurdu?
Opus - Live is Life
İstanbul Heybeliada Değirmenburnu ve Çevresi Peyzaj Fikir Projesi
MALZEME
Evet mi? Hayır mı?
Bugüne kadar malzeme seçeneklerinin sınırlı olduğu bir tasarımla karşılaştınız mı? EVET
Her malzeme her tarz mekânda kullanılabilir mi? HAYIR
Malzemenin modası olur mu? HAYIR
Tasarımlarınızda karbon ayak izi düşük ve çevre dostu malzemeleri kullanıyor musunuz? EVET
Yeni nesil malzemeler / yapım teknikleri içinde en ilginizi çekenler hangileri?
Nano-teknolojik malzemelerin tamamı malzemeler açısından bir çığır açabilir görüşündeyim. Bir teknoloji takipçisi olarak sanıyorum önümüzdeki yıllarda çokça rastlayacağız; 3d Yazıcıları yapım tekniği olarak görebiliriz...
Yapı malzemelerinin teknolojiden her zamankinden daha çok beslendiği bir dönemde yaşıyoruz. Sizce bu durumun ne gibi artıları ve eksileri var? Teknolojinin getirileri, insanın doğal malzemelere olan yakınlığını yenebilir mi?
İnsanoğlu varoluşundan beri doğal malzemelerle bu çağa kadar gelebildi ve teknolojik getiriler yine bu malzemelerin değerlendirilmesi- geridönüşümü ve sürdürülebilir olabilirliği ile de devam edeceğini düşünüyorum. Şu anki gelişmelerin bir çoğu ar-ge çalışması gibi değerlendirirsek zamanla önümüze çok daha ekolojik ve insanoğlunun doğadan aldığını minimum zararla kullanabileceği yeni malzemelere evirebileceğini düşünüyorum.
Mimarlık okullarında öğrencilerin malzeme bilinç ve birikimini artırmak adına önerileriniz nelerdir?
Malzeme bilinci maalesef kitapla, okuyarak edinilebilecek bir olgu değil. Dokunarak, hissederek, malzemeyi kullanarak yani onu deneyimleyerek bir bilinç kazanabiliyorsunuz. Haliyle öğrenci arkadaşlara tavsiyem work-shoplara katılmaları, farklı malzemeleri deneyimleme şansı bulabilecekleri çalışma ortamlarında bulunmaları olacak.
Türkiye'deki mimarlık ofislerini uluslararası ölçekte nasıl konumlandırıyorsunuz?
Türkiye'de uluslararası çapta işleri olan bir çok ofisimiz var. Yarışmalarda derecelere girebilen, yetenekli bir çok Türk mimarlık ofisinin olduğu bir gerçek. Türk mimarlık kültürü zengin ve köklü bir geçmişimiz var ancak bu kültürü uluslararası arenada akıllıca kullandığımızı söyleyemeyiz. Bir Japonya örneği gibi değiliz örneğin... O yüzden daha çok çalışmalı ve sanırım benliğimizi gösterebilecek işlere imza atmalıyız.
Elinizin sürekli gittiği, farklı yönlerini keşfetmekten keyif aldığınız, onunla çalışırken kendinizi rahat ve güvende hissettiğiniz malzeme hangisi?
Bu konuda biraz gelenekselciyim diyebilirim. Doğal malzemeleri kullanmayı daha çok seviyorum taş, ahşap ikilisini ben birbirine çok yakıştırıyorum ve mümkün olduğunca bu malzemeleri kullanmaktan çekinmiyorum.
Projelerinizde “asla kullanmam” dediğiniz malzeme nedir?
Doğada çözünmesi ve geri dönüşümü zor malzemeler; plastik vb.
2021’in tasarım ve malzeme trendleri sizce nasıl olacak?
Ben trend-moda gibi dayatmaları doğru bulmuyorum açıkcası.O Günün şartlarına ve gereksinimlerine en uygun çözüm benim için trend'dir. Dolayısı ile buna net bir cevap bulmak zor.