Ofisiniz ve tasarım çizginizi kısaca özetleyebilir misiniz?

Biz İstanbul'da yerleşik, çoğunlukla konut geliştirmeleri ve ofis yapıları yapan bir mimarlık stüdyosuyuz. Yaptığımız işin insan merkezli olduğunu, bir binanın çevresi ve içi arasında "tasarlanmış bir kabuk"tan fazlası olduğunu, çevresini, kentini, insanını, hayatını her gün tekrar tekrar her yönde değiştirdiğini bilerek çalışıyoruz. Öte yandan yapı üretimi bugün ekonomik değişkenlere, üretenlerin ve kullananların farklı finansal beklentilerine, dolayısıyla eskiden farklı olarak devletin sert kontrolüne tabiidir. Yani bir yanda mesleğin heyecanlı tarafının keyfini çıkarırken bir yandan da zorunlu sorumluluklarını eksiksiz yerine getiren bir mimarlık pratiğiyiz diyebilirim.

Tasarımlarınıza başlarken ilham kaynaklarınız neler oluyor?

Tasarımların ilham kaynağı tek boyutlu olmuyor. Bu bazen basit bir renk paleti, bazen sadece binaya yaklaşırken açılan bir perspektif, bazen parselin etrafındaki bina dokusu, bazen binanın zeminle ilişkisi, bazen binanın gökyüzünde bitişi olabiliyor. Aslında sanırım bu "etraf" dediğimiz gerçekliğin mimarın farkındalığı ile binaya aktarılması zanaatin kendisidir.

Tasarım süreçlerinizde hangi faktörler sizin için önceliklidir?

Sorunun içinde süreç olduğu için kabaca "fikir geliştirme, olgunlaştırma, bitiş ve bir sonuç olarak bir yapı yapma" çerçevesi olarak olarak anlıyorum. Şöyle ki, fikir geliştirme "ilham" konusu ile ilgili. Çıkış fikri kaliteli olursa ve devamı konusunda ısrarcı olunursa binanın niteliksiz çıkması zor. Olgunlaştırma kısmı biraz deneyim, biraz farklı uzmanlık alanlarının birlikte çalışabilmesi, biraz da ana fikirde ısrar etmektir. Yapı yapma kısmı da az önce saydıklarıma ek olarak problem çözme becerisidir.

Projelerinizde yapı malzemelerini seçerken hangi faktörleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Sürdürülebilir, dayanıklı ve estetik açıdan projenize en uygun malzemeleri nasıl belirliyorsunuz?

Bu soruyu, çevresel sorumlulukla en az karbon ayak izi, yerel malzeme kullanma gibi ulu ve ideal argümanlarla cevaplamak isterdim. Genelde bir projenin daha başında yapı karakterini oluşturacak malzemeleri, dokuları hayal ediyoruz. Nefesimiz yettiği sürece de vazgeçmiyoruz. Bazı projelerde yanmazlık gibi şartnamelerle de kısıtlanıyorsunuz. Fakat zamanın şartlarında son sözü ekonomi belirliyor diyebilirim.

Mimari projelerinizde kullanıcıların ihtiyaçlarına nasıl odaklanıyorsunuz?

Eğer konut yapılıyorsa yaşama kültürü en baskınıdır. Bu yaşama kültürü de yöreye, iklime, dine, töreye, bazen nerden başladığı belirsiz bazı alışkanlıklar ve yapı yapma alışkanlıklarına göre değişebilir. Köyde tek ev, yaylada tek ev, şehir içinde bitişik, metropolde yüksek yapı mı yapıyorsunuz, bunlara göre doğrular yanlışlar vardır.

Mesela ofis yapıyorsak, burada iletişim çok önemli. Çünkü mekân artık yapılan işle yaşamak zorunda. Bu sefer mekânın anayasası, çalışma biçimlerine göre şekillenmelidir.

Tasarımlarınızda ve projelerinizde kullanıcı ihtiyaçlarını nasıl ele aldığınıza dair örnekler verebilir misiniz?

Bir apartman projesinde, babası yeni vefat eden bir hanım, apartmanın köşesindeki ıhlamur ağacının arkasındaki deniz manzarasını izleyerek babasının kendisine anlattığı hikayeleri unutamadığını söylemişti. Biz de yenilenen binada aynı çıkmayı aynı yere yapmaya uğraşmıştık. Umarım mutlu olmuştur.