Bademler Sanat Köyü ve Etnografya Müzesi
-
OCADO Mimarlık
Proje, Türkiye'nin ilk köy tiyatrosunun ve ilk tarımsal kalkınma kooperatiflerinden birinin kurulduğu Bademler Köyü'nde bulunmaktadır. Burası kültürü, kendine has yaşam tarzı, eğitim seviyesi yüksek köy halkı, etnografya müzesi, oyuncak müzesi ve üretici pazarıyla farklı bir köydür. Bademler Köyü'nde yaşamını sürdürmüş, Türkiye tarihinde önemli yerleri olan Sabiha Tansuğ, Musa Baran gibi değerli kişilikleri onurlandırmayı ve köye gelen misafirlerine sanatsal deneyimler sunmayı, gelişmeyi, öğrenmeyi ve keyifli vakit geçirmeyi esas alarak Bademler Sanat Köyü ve Etnografya Müzesi kurulmuştur. Ziyaretçilere, pek çok atölye ve program sunan sanat köyü; misafirlerini ziyaretleri boyunca sanatla ve doğayla iç içe yaşatmayı planlamaktadır. Tüm bu verilerin ışığında bu projeye başlarken öncelikli amaç köyün köklü tarihinden uzaklaşmadan köy halkının geleneksel yaşantısına dahil olabilecek, gelen ziyaretçilerin de kolayca uyum sağlayabileceği, konaklayabileceği ve köyün tarihine ayna tutabilecek bir proje tasarlamak olmuştur.
Geleneksel Türk Evi mantığıyla tasarlanan müze ve konutlar, Anadolu'nun kültürel ve tarihi dokusunu yansıtan unsurlarla zenginleştirilmiştir. Modern mimari ile geleneksel Anadolu mimarisinin birleşimi, yapının estetik ve işlevselliğini artırmaktadır. Taşıyıcı sistemi, betonarme yapı sistemi olarak çözülen yapılarda Urla Taşı kullanılarak duvarlar 60 cm olarak inşa edilmiştir. Taş duvarlarda tasarlanan nişler, müzenin cephesine derinlik ve görsel zenginlik katar. Farklı boyutlarda ve şekillerde tasarlanmış olmaları, duvarın dinamik bir görünüm kazanmasını sağlar. Nişlerin derinliği, ışık ve gölge oyunları yaratır. Bu, sergilenen eserlerin daha etkileyici bir şekilde görünmesini sağlar. Taş duvarlar ve nişler, geleneksel mimari unsurları yansıtır. Nişler, sadece estetik değil, aynı zamanda işlevsel bir amaca hizmet eder. Sanat eserlerinin yanı sıra, bilgilendirici panolar veya diğer sergi materyalleri için de kullanılabilir.
Müzenin mimari tasarımı, doğal taşların özelliklerini ve doğal ahşap malzeme kullanımını ön plana çıkaracak şekilde oluşturulmuştur. Kullanılan ahşap motifler, geleneksel Türk sanatını yansıtan zengin bir kültürel mirası temsil eder. Bu motifler, geçmişten günümüze aktarılan estetik değerleri taşır. Yapı, modern mimari ile geleneksel unsurları harmanlayarak, ziyaretçilerine hem çağdaş bir atmosfer hem de geçmişin izlerini sunar.
Müzenin dış cephesi, doğal malzemelerle zenginleştirilmiş ve geleneksel Anadolu motifleri ile süslenmiştir. Pencere üstlerinde yer alan doğal ahşap lentolar ve duvarlarda kullanılan Urla Taşı gibi unsurlar, yapının zamanla kendi hafızasını oluşturmasına olanak tanır. Yapımda kullanılan malzemeler ve süslemeler, müzeye özgün bir kimlik kazandırmanın yanı sıra, kültürel bir bağ kurma işlevi de görür. Tüm bu detaylar, ziyaretçilerin müzeye adım attıklarında Anadolu kültürüyle iç içe geçmiş, dinamik bir atmosfer hissetmelerini sağlar. Müzenin sadece bir sergi alanı olmanın ötesinde kültürel bir buluşma noktası haline gelir.
Müze, birinci kattaki girişinden iki yöne doğru avluya inen merdivenleriyle, Türk tarihinin zengin içeriğinden ilham alan motifli korkuluklarıyla ve avlusuyla ziyaretçilerini kucaklamaktadır. Geleneksel Türk Evi’nden esinlenerek tasarlanan yapıda, avlu geniş ve ferah bir açık alan olarak düzenlenmiştir. Bu alan, ziyaretçilerin rahatça dolaşabilmesini sağlarken, doğal ışık ve hava sirkülasyonuyla da ferah bir atmosfer yaratır. Avluda kullanılan malzemeler, sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak seçilmiştir; zeminde yer alan Urla Taşı ve ahşap, çevre dostu bir tasarım anlayışını yansıtır.
Müze avlusu, çeşitli kültürel etkinlikler, sergi açılışları ve sanat atölyeleri için esnek alanlar sunarak topluluk etkinliklerine ev sahipliği yapar. Zaman içinde dönüşümlü olarak sergilenen eserler, ziyaretçilerin açık havada sanatla etkileşimde bulunmalarına olanak tanır. Bu avlu, sanat, doğa ve topluluğun etkileşimini bir araya getirerek ziyaretçilere zengin ve çok yönlü bir deneyim sunar. Ziyaretçilerin dinlenebileceği banklar ve oturma alanları, sosyal etkileşim ve dinlenme için tasarlanmıştır. Avlu, yerel bitki örtüsü ve ağaçlarla çevrili olup, doğal bir atmosfer oluşturur.