Yapı Kataloğu - Nitelikli Mekan Yaratma Platformu

Bize Ulaşın +90 (850) 303 27 83
  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi

  • Bovundur&Partners

Yaklaşık 1600 yıllık geçmişiyle İstanbul’un tarihi yarımada içerisinde bulunan en eski su yapılarından biri olan Şerefiye Sarnıcı’nın, bir yapım kitabesi bulunmamakla birlikte mimari özelliklerinden yola çıkılarak 2.Theodosius (408 - 450) döneminde, Belgrad Ormanı ve civarındaki su kaynaklarından Bozdoğan Kemeri (Valens Su Kemeri) vasıtasıyla su depolamasını amacıyla yapıldığı öngörülmektedir.

Şehrin Yaşam Kaynakları: Sarnıçlar

İstanbul’un su kaynaklarının yetersizliğinin yanı sıra nüfus yoğunluğu ve yaşanan kuşatmalar, suyun depolanacağı yapılara ihtiyaç doğurmuştur. Yüzyıllar boyunca şehrin su depoları olarak açık ve kapalı sarnıçlar kullanılırken; Şerefiye, Binbirdirek ve Yerebatan gibi görkemli kapalı sarnıçların ağırlıklı olarak Büyük Saray, Nymphaeum ve Zeuksippos Banyoları ve çeşmelere su sağladığı bilinmektedir.

Yaklaşık 24x40 metre bir alan üzerine inşa edilen ve tavan yüksekliği 11 metreyi bulan Şerefiye Sarnıcı’nın içinde 45 adet yelken tonoz ve 32 adet sütun bulunmaktadır. Üzerlerinde impost bloklar taşıyan Korinth üslubundaki başlıkların tümü Sarnıç’a özel olarak Marmara Adası mermerinden yapılmıştır. Başlıklar akantus (ayı pençesi) yaprakları ile bezelidir. Yapının iç duvarları su geçirmez sıva ile kaplanmıştır ve köşeleri su basıncına dayanması için kavislidir. Duvar kalınlığı ise yaklaşık 2,5 metredir.

Saklı Bir Miras Ortaya Çıkartılıyor…

Şerefiye Sarnıcı adını, Osmanlı Dönemi’nde bulunduğu mahalleden almıştır. Sarnıcın üzerine 1800’lerin sonu, 1900’lerin başında yapıldığı düşünülen ve 1912’de İstanbul Şehremaneti Binası olarak kullanılan Arif Paşa Konağı inşa edilmiştir. Bu bina, 1930 - 1984 tarihleri arasında İstanbul Belediye Hizmet Binası, ardından Eminönü Belediye Binası olarak hizmet vermiştir. 2010 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından, Eminönü Belediyesi binasının ek kısımlarının yıkımı gerçekleştirilmiş, tarihi yapıya zarar vermeden binanın altında kalan, yakın zamana kadar pek bilinmeyen Şerefiye Sarnıcı ortaya çıkarılmıştır.

İstanbul’daki Bizans dönemi alt yapılarına kıyasla özgün döşemelerinin görülebilmesi ve orijinal Korinth başlıklarının çok sağlam vaziyette günümüze kadar gelmiş olmasıyla dikkat çeken Şerefiye Sarnıcı’nın çevresi, etrafında bulunan betonarme yapıların sökülmesi ve çevre düzenlemesinin ardından arkeolojik bir park haline dönüştürülmüştür.

Üst giriş setinde tamamen şeffaf bir giriş yapısı bulunan Şerefiye Sarnıcı, dış cephesinde çelik konstrüksiyon ve giydirme cam cephesi ile korunaklı hale getirildi. Bu sayede tarihi bina aslına uygun olarak bırakılırken, kendini sergileyen yarı şeffaf bir yapıya dönüştürüldü.

Yerebatan ve Binbirdirek Sarnıçları arasındaki bağlantı gibi, Binbirdirek Sarnıcı’na bağlantılı olan 1600 yaşındaki Şerefiye Sarnıcı, 2018 yılında müze olarak yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açıldı. 2021 yılı Haziran ayı itibariyle de kendi 360° Projection Mapping sistemi ve saat başı gösterilen görsel şovu ile modern müzecilik anlayışının çağdaş bir yorumu ile yepyeni bir deneyim alanı olarak hizmet veriyor.

Tarihi Dokuya Eklemlenme

Kentler politik, ekolojik, ekonomik ve kültürel olarak sürekli değişiyor. Özellikle tarihi şehir merkezlerinde kentsel alanlar hızla değişirken, orijinal işlevlerini geride bırakan yeni kullanım alanları ortaya çıkmakta. Yıllarca kentin su ihtiyacını karşılamaya hizmet eden ve bu çerçevesinde kentin hayat damarlarından biri olan Şerefiye Sarnıcı da, artık İstanbul’un eşsiz kültür miraslarından biri olarak yerini almıştı.

Bu noktada, Şerefiye Sarnıcı’nın işletmecisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ ile proje ortağı TUCE Investment tarafından, kültür miraslarının ve tarihi dokuların değerlerinin algılanması, eski işlevleriyle olmasa da uyarlamalı yeniden kullanım (adaptive re-use) metoduyla tekrar kent kültürlerine katılmaları uygulamalarına çok iyi bir örnek olabileceği düşüncesiyle yola çıkılmıştır.

Şerefiye Sarnıcı’nın inşa edildiği tarihte nasıl su, kent hayatının bütünleyici, birleştirici öğesi ise günümüzde aynı görevi yerine getiren kavramlardan; kültür ve sanattan yola çıkılmıştır. Yeniden canlandırılan Şerefiye Sarnıcı’nın kültürel değerine ilişkin koruma ve tanıtım bağlamında; yeni deneyimler yaratacak şekilde konumlandırıp Sarnıç’ın kent hafızasında güncel bir yer edinmesi amaçlanmıştır.

Tarih-Günümüz Teknolojileri Entegrasyonu

İstanbul’un dünyanın en özel şehirlerinden biri olmasının nedeni köklü tarihi, multidisipliner cazibesi ve eski ile yeniyi harmanlayan modern şehir çekiciliğinden ileri geliyor. Hemen hemen tüm modern şehirlerde de aynı formül, yani eski ile yeniyi kent sakinlerinin hayatına dahil eden kullanımlar ve uygulamalar kentlere değer katıyor.

Bovundur Partners tarafından Şerefiye Sarnıcı’nın modern kullanıma uygun hale gelmesi için, en güncel bilgi ve iletişim teknolojisi ekipmanlarının yardımıyla yapının çehresini değiştirmeden, ona değer katacak uygulamalarla ilerlemeye karar verildi.

Şerefiye Sarnıcı’nı modern müze anlayışıyla yeni bir cazibe mekanı ve kültür-sanat merkezi haline gelmesi için günümüzün en dikkat çeken teknolojilerinden biri olan, “deneyim”e odaklanan artırılmış gerçeklik teknolojisinden faydalanıldı. Altyapısını tek çivi çakılmadan gerçekleştirilen bu çalışma 1600 yıllık bir yapıya eklemlenen dünyanın ilk 360° Projection Mapping uygulamasıdır.

360° Projection Mapping teknolojisi ve artırılmış gerçeklik ile müze deneyimi

Müzeler toplumun bellekleridir. Her müze kültürel, tarihsel ve sosyolojik bir hikâye anlatır. Ziyaretçilerin bu hikâyeyi tüm duyuları ile hissederek deneyimlemesi çağdaş müzecilik anlayışının temelini oluşturuyor. Teknolojik gelişim kitlesel ve bireysel iletişim araçlarını değiştirdiği gibi iletişim formlarını da değiştiriyor. Sergileme yöntemlerinde yenilikçi yaklaşımlar ortaya çıkıyor, sanatçıların ve tasarımcıların yaratıcı sınırlarını genişletmelerine olanak sağlanıyor. Bu da izleyiciye kendi deneyimiyle bir parçası olabileceği muazzam bir iletişim alanı yaratıyor. Bir sergileme yöntemi olarak 360° Projection Mapping eserle ziyaretçi arasındaki ilişkiyi derinleştirmek, bireysel deneyime dönüştürmek ve müzelerdeki sergileme yöntemlerini ileriye taşımak gibi avantajlar sunuyor.

Şerefiye Sarnıcı’ndaki 360° Projection Mapping gösterisinde, ilk olarak onların mekân ve uzam algılarına bir önerme sunuyor, sütun sütun sarnıcın oluşum sürecine tanıklık etmelerini sağlıyor, İstanbul’un su yollarının izini sürerek Bizans’tan Osmanlı’ya ve ana yurdu dört baştan saran çelik ağlarla oluşan Cumhuriyet dönemine bir yolculuğa çıkarılıyor. Tarihsel geçişlerin ardından, ziyaretçileri bulundukları gerçekliğe döndüren bir mekânsal geçiş ile gösteri sonlandırılıyor.

İzleyicilere bu yenilikçi sergileme yöntemini sunarken koruma ve kimlik başlıklarından ödün vermeden ilerlendi. 29 adet 10.000 ansi lümenli projeksiyon cihazını truss sistemi ile yerleştirip tarihi dokuya dokunmadan 360°’lik dev bir ekran oluşturuldu. Geçmişin günümüz ile ilişkisi yansıtılan bu dev ekranda eski yeni birleşimini, dönüşümü ve geleneksellikten geleceğe olan bir adım olarak görmek amaçlandı.

Projection Mapping Teknolojisi ve Artırılmış Gerçeklik Nedir?

Projection Mapping kavramı, uygulanacak yüzeylere uygun hazırlanan içerik, film ve animasyonların, dokuya projeksiyon cihazları yardımıyla tam olarak oturtulması işlemi için kullanılıyor. Hazırlanan içerik öncelikle mapping yazılımının yüklü olduğu bilgisayarlara aktarılıyor, işlemden geçen bu görüntüler projeksiyon cihazları yardımıyla yüzeylere yansıtılıyor. Işık gücü yüksek bir veya birden fazla profesyonel projeksiyon cihazı kullanılarak yapılan video mapping uygulamaları ile yüzeyler ekrana dönüştürülüyor.

Şerefiye Sarnıcı Mapping Altyapı Kurulumu - Immersive Müze Uygulaması

Daha önce yapılmamış, örneği olmayan bir 360° Projection Mapping uygulaması ilk kez Şerefiye Sarnıcı içerisinde kullanıldı. Bu entegrasyonu gerçekleştirirken 1600 yıllık tarihi dokuya zarar vermezken, 1200 m2 tarihi doku yüzeyini dev bir ekrana dönüştürmek için dört adet 6 metre yüksekliğinde 11 metre genişliğinde truss sistemi ile her biri ayrı yükseklik ve genişlikte olan 16 adet sehpa yardımıyla cihazlar yerleştirildi. Bu uygulama sırasında yapıya hiçbir müdahalede bulunulmadı. Yapının zeminine ağırlık vermemek için 3 cm kalınlığında her bir truss ayağına kauçuk monte edildi. Tek bir vida dahi kullanılmadı. Trussların kendi içerisinde mukavemetlerini sağlayabilmek adına, outdoor rüzgar hesaplamaları yapılarak oluşabilecek deprem ve benzeri etkenlere karşı önlemler alınmış oldu.

Şerefiye Sarnıcı’na böyle bir sistem kurmanın en zor yanlarından biri, mekânın %100 nem oranına sahip olmasıdır. Tarihi doku üzerine müdahalede bulunmamak için elektrik işlerine ait altyapı kablolama montajının tamamı yapıya sonradan eklenen yürüme yolu altında çözümlenerek sarnıç içerisinde inşa edilen sistem odasına entegre edildi. Nem alıcı cihazlarla odanın nemini kalibre ederek server sistemlerine zarar vermesi engellendi. Nem oranının sorun yaratacağı bir diğer başlık da projeksiyon cihazlarının nemden nasıl korunacağıydı. Daha önce böyle bir çalışma yapılmadığı için örnek alınabilecek bir uygulama yoktu. Bu nedenle 29 adet projeksiyon cihazı için özel IP case tasarımı yapıldı. Bu case’ler projeksiyon cihazlarının ortam koşullarından (nem-su-rutubet) etkilenmesini engellerken görüntü kalitesinden de ödün vermemesini sağlamaktadır.

Şerefiye Sarnıcı, 360° Projection Mapping Show Nasıl Tasarlandı?

Project İstanbul ile MS 400’lü yıllardan günümüze kadar korunan bir kültürel miras olan Şerefiye Sarnıcı’nı, çağdaş sanat ile büyük bir enstelasyona dönüştürme yolculuğuna çıkıldı. Bu çalışma için Sarnıç’ın tarihi yolculuğunu detaylıca incelendi.

Project İstanbul ekibi ilk etapta mekanın tüm yüzeylerini 360o olarak üç boyutlu simüle etti ve sanal olarak oluşturulan bu ortam üzerinde sütunlar dahil her bir yüzeye ait haritalamalar yaptı. Toplamda 20.000 piksel büyüklüğünde bir alan için gerçek çözünürlüklerde görüntü hazırlıklarına başladı. Senaryo ve storyboard çalışmaları ardından, doğru ışık ve kontrast öğelerini hesaplayarak, üç boyutlu animasyonlar ve özel eklentiler ile mekanın kendi formunu ve derinlik algısını ortaya çıkartmaya odaklanıldı. Project İstanbul’un tüm bu çalışmalarla yakalamak istediği etki; ziyaretçilerin izlemiş oldukları hikayenin içine girerken bir yandan bulundukları ortamın ihtişamından etkilenmeleri ve mekanın tarihi dokusunun eşsiz etkisinin kaybetmeden bu deneyimi yaşamalarıydı. Bu nedenle kullanılan yazılıma dair ışık yapıları birçok kez yön değiştirdi.

Project İstanbul ekibi; milyonlarca poligondan oluşan 3 boyutlu partikül yapıları ile izleyiciyi hem şaşırtmaya hem de görsel şovun daha gerçekçi duygular yaratmasına özen gösterdi.

Projenin yapımında, yaratıcı ekip altı farklı programdan yararlanırken aynı zamanda online cloud sistemler ve dijital çalışma ortamları oluşturarak çalıştı. Projenin video olarak dışarı aktarılmasında Project İstanbul’un GPU ve CPU destekli, çift yönlü render farm’ı kullanıldı.

Proje Künyesi

Proje Sahibi: İBB ve İştiraklerinden Kültür A.Ş. / Proje Partneri TUCE Investment
Proje Direktörü: Burcu Övündür
Proje İçerik Sorumlusu: Melis Keskin
Bilgi İşlem Müdürü: Sait Seven
Operasyon Direktörü: Orçun Akkoyun
Ses Ekibi: Astel Görüntü Sistemleri
Çoklu Ekran Yönetimi: Visio Vox
Elektrik Altyapı Ekibi: Tenax Mühendislik
Görüntü Sistemleri: Astel Görüntü Sistemleri
Truss Sistemleri: Argos Mühendislik

Şerefiye Sarnıcı Yaratıcı Proje Ekibi

Proje Sahibi & Sanat Yönetmeni: Sinem Özcan
Görsel Prodüksiyon: Project İstanbul
Prodüktör: Cansu Ergin
Sorumlu Prodüktör: Birol Erdoğan
Yaratıcı Direktör: Surhay Kılıç
3D Sanatçısı: Berk Polat
3D Modelleme: Arda Özkanca
Hareketli Grafik Tasarım: Murat Kılıç
Müzik Tasarımı: Rammy Roo
Ses Efektleri: Tuğrul Gültepe