Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası
-
Uygur Mimarlık
Ankara'nın uluslararası bir çekiciliği olan yeni bir dönüm noktası var: şehrin göbeğinde, Tarihi Ankara Kalesi ile Anıtkabir arasında uzanan aksın tam ortasında yer alan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu. Kültüre odaklanan son teknoloji bina, vatandaşlar arasındaki etkileşim ve alışverişin ürünü ve kışkırtıcısı olurken hem yerel hem de küresel müzik sahnesine bir varlık kanıtlamayı hedefliyor.
Mayıs 1992'de Atatürk Kültür Merkezi Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu binası için ulusal mimari proje yarışması ilan edildi. Semra Uygur ve Özcan Uygur tarafından önerilen proje, diğer kırk beş başvuru arasından seçildi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser Salonu'nun birincilik ödüllü projesinin tasarım prensibi 1981 yılında Atatürk Kültür Merkezi olarak belirlenen alanın bölümlerini birleştirmek için kentsel bir bütünleşme süreci olarak başladı. Ankara'nın ilk imar planlarından bu yana ana cadde işlevi gören Atatürk Bulvarı'ndan Anıtkabir'e bakan tek boşluk olan bir alanda.
Kazanan proje, zorlayıcı bir sosyal kentsel ilişki sağlayarak zamansız mekansal niteliği ile diğer yarışma girişleri arasında öne çıktı. Anıtkabir'e ve Atatürk Bulvarı'ndan tarihi Ankara Kenti Kalesi'ne bakan tek boşluk olan bir alan içinde sitenin nispeten terk edilmiş şehir manzarası içine gömüldüğünü fark ederek tasarımın ana ilkesini oluşturuyor. Karar, modern Türkiye'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'e adanan Ankara'nın sembolik Anıtkabir mozolesinin görüşlerini kesintiye uğratmamaktı. Tasarım stratejisi, her iki anıtın da manzaralarına öncelik veriyor. Jüri raporuna göre bina, belirli bir süre geçerli olabilecek bir tasarım dilinden ziyade, zamanla eskimeyecek sembolik bir mimari ortaya koyuyor. Kompleksin konfigürasyonu, üçgen prizma fuayesi Ankara Kalesi ile Anıtkabir arasındaki diyaloğa katılacak şekilde tasarlanmıştır. Böylece bir kültür evi üzerinden “Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası” tasviri yoğunlaştırılmıştır. Bu fuaye şeffaf ve herkesin erişimine açık olarak bir “kent odası” olarak tasarlanmıştır. Bu tonozlu üçgen prizma fuayeden, 2000 seyirci kapasiteli Senfoni Orkestrası Salonu olarak tasarlanan devasa yumurta şeklindeki kubbe ve 500 seyirci kapasiteli Oda Orkestra Salonu olarak tasarlanan küre kubbe çıkıyor. Bağ salonu mimarisi konseptine uygun olarak, Senfoni Orkestrası Salonu'nda müzisyenler ortada yer alırken, seyirciler sahneyi çevrelemek için dik bir eğimle yükseliyor. Mükemmel akustik kaliteleri sağlamak için Alman Profesör W. Fasold, Fraunhofer Yapı Fiziği Enstitüsü ile birlikte mimarlarla işbirliği yaptı.
Bu iki salonun kubbelerinin beton kabukları benzersiz pnömatik kalıplarla inşa edilmiştir. Bu dünyada birkaç kez uygulanan bir tekniktir ve Türkiye'de ilk kez kullanılmıştır. Fuaye ve konser salonları batık olup sitenin en alt kotunda yer almaktadır. Sembolik yaklaşım, farklı ve dinamik öklid formları ve onların şiirsel kompozisyonları ile tasvir edilir. Fuaye ve konser salonları sitenin en alt kotunda yer almakta olup, etrafını bir yansıma havuzu çevrelemektedir. Havuz, farklı hava koşullarını yansıtarak gökyüzünü, şehri ve etrafındaki salonları yansıtıyor ve atmosferi her gün yeniden tanımlıyor. Dikdörtgen şeklindeki bu havuzun iki yanında, adeta topraktan fırlıyormuş gibi çapraz olarak yerleştirilmiş iki özdeş yapı, konser salonlarını esrarengiz ve kucaklıyor. Kompleks, bir krater gölü izi ve uhrevi bir etki yaratıyor. Yukarıya eğimli bu binalarda idari ve eğitim birimleri ile profesyonel stüdyolar bulunur. Konuk deneyimi, görünüşte bağımsız formlardan ve eğrisel ve keskin kenarlı binaların dengesinden oluşan heykelsi bir yapıyı iletmek için tekil bir çatı veya cepheden kaçınan açık bir teşviktir.
Yeni yapı kompleksi 62.547 m2 kapalı alan oluşturmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın yanı sıra Ankara Devlet Çoksesli Korosu, Ankara Türk Dünyası Müziği Topluluğu, Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu, Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ve Devlet Halk Dansları Topluluğu'na da ev sahipliği yapacak.
1992'den kalma, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Konser Salonu kompleksinin olağanüstü inşaat hikayesi sonunda tamamlandı. Temeli 1997 yılında atılmış, ödenek yetersizliği nedeniyle inşaat 2014 yılına kadar ayakta kalmıştır. 2017 yılında inşaat süreci yeniden başlatılmış ve 2020 yılında kompleks neredeyse bitmiştir. Yarışmadan bu yana geçen 29 yıllık süreçte 5 Cumhurbaşkanı, 10 Başbakan ve 20 farklı Kültür Bakanı görev aldı.
3 Aralık 2020'de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası bu yeni konser salonunun açılışını bir gala etkinliği ile gerçekleştirdi. Covid-19 salgını nedeniyle konser salonu bir süreliğine kapatıldı.
Şehrin kalbinde yer alan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Konser Salonu Kompleksi, mimari bir dönüm noktasıdır ve önemli konumu ve çarpıcı görüntüsü nedeniyle herkes tarafından görülebilir. Tasarım, gelecekten kavramsallaştırma zamanına bakan fütürist bir estetik üzerine kasıtsız bir ifadedir.
Mekânsal kurgusunu fonksiyonellikle beraber başarılı bir şekilde yorumlayan Uygur Mimarlığın tasarımı, akustik çözümleri ile de ön plana çıkmaktadır. Uygur Mimarlığın yeni yerleşkesinde, Tacer’in akustik mimari çözümleri ile oluşturduğu etkili ve modern atmosfer sayesinde sanatsevere unutulmaz deneyimler yaşatıyor. Bu özgün tasarımın sahada gerçekleştirilebilmesi için, üretim ve montaj aşamasında Tacer ArGe ekipleri yoğun, titiz ve yeni üretim-montaj yaklaşımı geliştirmişlerdir.
Tasarımın içeriğinde bulunan özgün modüler parçaların gereken akustik değerleri sağlanarak detaylandırılmış ve sahada montajı yapılmıştır. Doğal ve sürdürülebilir bir malzeme olan ahşap, mekânın akustik performansını sağlamakla beraber estetik görünüşü ile yapıya özgün bir kimlik yaratmaktadır.
Yapının içerisinde bulunan farklı konser salonları için yapılan Tacer Akustik Mimari çözümlerin yanı sıra mekanın duvar, kapı, oturma alanı kaplamalarında bulunan ahşap tasarım elemanların da üretim ve montajı Tacer tarafından gerçekleştirilmiştir. Böylece bütünsel bir akustik performans yakalanmıştır.
Saha sürecinde toplam 2023 koltuk kapasiteli Büyük Salon’da yapılmış olan Tacer Asma Tavan Sistemlerinin uygulanması için 20 metre sabit iskele üzerine 15 metre hareketli iskele kurularak 40 santimetre derinliğinde ankrajlama yapılmıştır. Her bir taşıyıcı elemanın uzunluğu 3-10 metre aralığında değişkenlik göstermektedir. 15.000 parçadan oluşan ağırlığı 180 ton olan taşıyıcı sistemin montajı, Tacer ArGe ekibi tarafından hazırlanan dijital tasarım/planlama sistemi ile oluşturulan üretim ve imalat kılavuzu sayesinde gerçekleştirilmiştir.
Fuaye alanında bulunan 30 metre yüksekliğindeki yüzeye profesyonel dağcılar tarafından montajı yapılan 2200 adet özel dairesel akustik metal paneller, Uygur Mimarlığın tasarımıdır. Üretim ekibi tarafından statik hesaplar yapıldıktan sonra Tacer ArGe ekibiyle beraber tasarımın fonksiyonellikle buluştuğu bir üretim gerçekleşmiştir. 3 dağcı, 1 harita mühendisi ve 1 harita teknikerinden oluşan uzman bir ekip ile her bir akustik metal panel, yerleşim şemasına uygun olarak montajlanmıştır.
Büyük Salon’da kullanılan Tacer Akustik Ahşap Sistem panellerinden farklı olarak kafeterya bölümündeki Tacer Asma Tavan Sistemi her biri farklı yükseklikte yer alan daire dilimlerinden oluşmaktadır. Bu eşsiz asma tavan tasarımı için projeye özel olarak detaylandırılan 1040 m2 modüler Tacer Akustik Ahşap Sistem panelleri üretilmiştir.
Mağaza bölümünün dışında bulunan cam-ahşap kabuğun ahşap üretimi ve montajı Tacer tarafından yapılmıştır. Algoritmik sayısal tasarım araçları ile kabuğun eğrisel formuna uygun ahşap yüzeyler ile beraber taşıyıcıların yükü de hesaplanarak dijital ortama aktarılmıştır. Bu yazılım araçları, sadece sisteme kâğıt üzerinde form vermekle kalmayıp, üretimi de belli bir optimizasyona ulaştırmıştır. Daha sonra oluşturulan şemaya uygun olarak sahada montajı yapılmıştır.
CSO yeni yerleşke projesi için tasarımı, üretimi ve montajı tüm teknik sınırlar aşılmıştır. Özel üretilmiş Asma Tavan ve Duvar Metal Sistemlerin perfore yüzeyleri ve içeresine kaplanan akustik kumaş bulunduğu mekânda estetik ile akustiği buluşturmuştur.