100.Yıl Kültür Merkezi
-
addoffice
100.Yıl Kültür Merkezi, İstanbul, Büyükçekmece’de, bir sayfiye yeri edasında gündelik yaşamın aktığı kıyı şeridinde yer alır. Bu haliyle kıyı şeridi, kentin kaotik atmosferini geride bırakan; yaşamın yoğunlukla sokakta, meydanda ya da kıyıda geçtiği; kalabalıklar içinde var olunan, bir toplumsal oluş mekanıdır. Proje alanı bahsi geçen kıyı şeridine, doğu cephesi yönünden gelişkin ve eğime yayılan peyzaj alanı ile bağlanır iken; yüksek rakımlı hali ve el değmemiş topografyası ile bir kent panoraması sunar.
Büyükçekmece’nin gündelik yaşam aurasını oluşturan temel etkenlerin en belirleyicisi ise kentsel ve yapısal bir araya geliş biçimidir. Yapılar, doğa ile bir oyun oynarcasına parçacıl ve özerk, düşük gabarili olarak konumlanır. Yapılar arası mesafeli tavır, doğanın ve denizin kent içine sızmasına olanak tanır iken bu yapıların meydana getirdiği sokaklar her daim denize açılır. Bir kentsel tipoloji olarak tekrar eden bu sokak olma hali, projede “boğaz koridorları” olarak adlandırılarak kentliye bir jargon kazandırılır.
Proje alanı, kentin yerleşik yaşam bölgesine, batı aksından saran Ünlüsoy Caddesi takılır ve iki yanından tali sokaklar ile sarılır. Batı-doğu aksında var olan 6 metrelik kot farkı; parsel sınırının ardından kıyı şeridine dek dökülen peyzaj alanı sayesinde bulunan yer; kıyı ve kent arasında bütünleştirici bir geçiş mekanı; farklı bir deyişle ise toplumsal oluş mekanının yegane kıvılcım noktası olma konusunda büyük bir potansiyel olarak görülür. Bahsi geçen kıyı şeridi ve yapıyı bağlayan peyzaj alanına, İlham Yolu olarak isimlendirilen bir rota tasarlanarak kurulan bağ güçlendirilir.
Yapısal strüktürün, “yer” ile kurulan yapısal ve sosyolojik bağ kullanılarak oluşması ile, kentlinin aidiyet hissi güçlendirilir ve Kültür Merkezi’nin tamamlayıcısı olan fonksiyonların bu yolla sanata dair alışkanlık geliştirmesi fikri bir çıkış noktası olarak ortaya atılır. Yapı yapma yoluyla, sosyal ve kültürel sürdürülebilirliğin sağlanabileceği gün yüzüne çıkarılır. Böylelikle kentlinin, aşinalık hissettiği; Boğaz Koridorları, parçacıl yapısal strüktürler, meydan ve avlu ile yapıya kentte bulunan herhangi bir sokağın eklentisi gibi davranması ve bu yolla bir uğrak mekan olması hedeflenir. Zaman içinde sanat, gündelik yaşamın ve kentlinin tam kalbine yerleşir.
Yapının, istenilen fonksiyon listesi gereği, pek çok birbirinden bağımsız ve farklı gün döngülerinde kullanılacak mekanı barındırması; kamusal kullanım özelinde fonksiyonların zaman içerisinde dönüşebilir olması sebepleri irdelenir ve fonksiyonel sürdürülebilirlik kavramı ortaya atılarak parçacıl yerleşim kurgusunun yarattığı esneklik önerilir. Böylelikle kültürel, sosyolojik, fonksiyonel ve enerji bazlı sürdürülebilirlik kavramları projenin ana çıkış noktalarını tanımlar.
Proje alanının, +27.00 kotuna oturan ve batı aksındaki kent yönünden giriş alan Boğaz Katı (1. Zemin Kat) ve kot farkı sebebiyle +21.00 kotuna oturan, doğu aksındaki kıyı yönünden giriş alan Meydan Katı (-1. Zemin Kat) yapının toprak ile kurduğu ilişkiyi güçlendiren ve yapıyı bulunduğu alana hem hal eden platformları oluşturur. İki ayrı zemin kat kurgusu, yapısal yoğunluğun optimize edilerek kentliye farklı deneyimler sağlaması açısından öncelikli konumlandırılır. İki zemin kat platformu, avlulu varoluşu ile deniz ve doğa aurasının tüm katlara nüfuz etmesini dikte eder. Avlu’da var olan Demokrasi Amfisi ile birbirine kavuşan iki ayrı zemin kat platformu, etkinliklere ve bir araya gelişlere imkan tanıyan, kapalı, açık ve yarı açık mekansal deneyimler sunar.
Kat platformları, avlu etrafında parçacıl olarak bir araya gelen özerk yapılarla ile çevrelenir. Boğaz katı, ana giriş fuayesi, makam kabul mekanları ve servis hacimleri ile oluşmaya başlar. Çevre parsellerde bulunan yapı stoğu ve gün ışığı yönlenmesi gözetilerek, 800 kişilik tiyatro ve konser salonu, buna bağlı servis işlevleri, Boğaz ve Meydan Fuayesi avlunun kuzey yönünde yer alır. Boğaz Fuayesi’ne doğru yol alan kentli, Boğaz Koridoru’ndan geçer; avluyu deneyimler ve nihayetinde Boğaz Terası’na varır. Boğaz Terası ise Boğaz Fuaye’nin açık alanı olarak çalışan ve aynı zamanda kütüphanenin de açık alan kullanımını oluşturan bir kent platformunu tanımlar. Boğaz Fuayesi ise, tiyatronun balkon oturma kısmına hizmet eden, bir galeri boşluğu ile alt kottaki ana fuaye ile ilişki kuran bir kent sahnesi kazandırılır. Tiyatronun oturma ve sahne mekanını bir dikdörtgenler prizması olarak varolur ve tiyatro ana kütlesini yarıp geçer; dışarı taşarak kendini okutur. Bahsi geçen prizma, sahnenin akışkan perdeleri ile metaforik bir bağlam kuran kompozit modüler elementler ile kaplanır. Tiyatro prizmasının iki yanından akıp giden galeri boşluğu Boğaz Katı’nda algısal bir oyun sunar iken; Meydan katında ise tiyatroya dair ana parterin alt girişlerine yönlenen lineer merdivenlerle bir seyir rotası sunar. Böylelikle izleyici, kütlesel olarak tiyatro mekanını deneyimlerken bir diğer yönde ise avluyu izler. Çatısını yırtıp geçen tiyatro prizması, açık alanda farklı bir mekan alternatifi sunar. Tiyatro mekanının teknik gereklilikler nedeniyle oluşan yüksek gabarisi, tavan döşemesinin basamaklandırılmasıyla üst kotta Açık Hava Sahnesi’ne dönüşür. Açık Hava Sahnesi, konser, sinema vb. bir araya gelişlere ek olarak gündelik yaşamı da destekleyen bir fonksiyon olarak yapıya kazandırılır. Açık Hava Sahnesi’nin devamında denize yönlenen bistro mekanı, önündeki kent terası ile seyir alternatifi sunar.
Avlu’nın deniz cephesine yerleşen Kent Kütüphanesi; kent arşivi, serbest okuma ve çalışma alanları, süreli yayınlar salonu, düşünce atölyesi, kitap kafe, kitap dükkan vb. çeşitli kullanım alanlarını içinde barındırır. Kent Kütüphanesi barındırdığı farklı kullanımları aktif deneyimlere dönüştürmek ve fonksiyonel sistemi işler kılmak adına parçalanır ve bir köprü ile bağlanır. Kitap dükkan ve kitap kafe işlevleri sokak ile bir bütün olarak çalışır iken tüm çalışma ve okuma alanları da sokaklara ve kendilerine özelleşen teraslara açılır, hatta öyle ki, adeta dışarı taşar… Boğaz katında, Kent Kütüphanesi’ni Çocuk Kütüphanesi takip eder ve çocukların kolaylıkla kent içinden ulaşabileceği şekilde konumlanır. Meydan Katı, amfinin açıldığı Demokrasi Meydanı ile İlham Yolu’na bağlanır ve meydan bir giriş sahanlığı olarak işlev görür. Tiyatro kütlesinin ana parterine hizmet eden Meydan Fuaye girişini buradan alır. Meydan katı, Avlu, Boğaz Koridorları ve Sanat Aksı ile bütünleşen atölye ve dersliklere çevrelenir; deniz yönünde ise Restaurant ile sonlanır. Avlu katı ise, 200 kişiye hizmet edecek Deneysel Tiyatro işlevini barındıran gösteri mekanı; 6 adet sinema salonu, sinema kafe ve bilet gişesi; sergi ve kokteyl salonu, yönetim ofisleri ile tamamlanır. Alt kotlarda, XR stüdyoları ve kayıt stüdyoları, tüm yapıyı besleyen servis hacimleri ve otoparklar yer alır.
İçerdiği yüklü fonksiyonlara rağmen yapı, çevre yapılarla ahenk içerisinde ve kentlinin sahip olduğu aşinalığı yüreklendirir bir vaziyette var olur. Öyle ki yapı, kentin bağlandığı Boğaz Katı’ndan iki katlı bir yapı olarak okunur iken; kıyı şeridinden ise yeri ile hemhal olan ve adeta bulunduğu yere ilişerek yerleşen hali ile aynı şekilde siluet verir. Bahsi geçen siluet etkisi, cephede kullanılan ahşap lamel ve doğal taş malzemeler ile desteklenerek doğa ile kurduğu iş birliğini süregelen zaman içerisinde devam ettirir; toprağı ve kullanıcısı ile bir bütün olur. Cephede kullanılan ahşap lameller gün ışığı açısı ve fonksiyonel dağılım gözetilerek 5 farklı tipoloji geliştirilerek yerleştirilir; böylelikle her mekan, kullanıcıya günün her saatinde farklı bir doku ve his bırakır.