Biyofilik Tasarım ve Sağlığımıza Etkileri
Sporun ve dengeli beslenmenin sağlığımız için faydalarını biliyoruz fakat yaşamımızın %90’ını geçirdiğimiz kapalı çevreler hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Evde, işte ya da kısacası gündelik hayatımızda kendimizi bu derece doğadan soyutlamanın çok da sağlıklı olmadığını ve olumsuz sonuçlar doğurabileceğini söyleyebiliriz.
Binaların görsel güzelliğini ve çevremizi etkileyen etmenleri sürekli daha fazla araştırıyoruz. Bütün bunların sağlığımızla ve kendimizi iyi hissetmemizle yakından bir ilişkisi var. Çevremizi nasıl algıladığımız ve tasarlanan çevrede kendimizi nasıl hissettiğimiz kullanılan malzemelerle, dokularla, sıcaklık ve nem gibi faktörlerle yakından ilişkili. Bu karmaşık ve son derece kişisel olan ilişkiyi çözmek için çalışmaların devam edeceğini düşünüyoruz.
BREEAM gibi bina sertifika programları her zaman programlarında insan sağlığına ve refahına yer verdi. Bina sakinlerinin sağlığına ve refahına, ofis çalışanlarının iletişim ve üretkenliğine odaklanan benzeri bina sertifika programları daha önce inşaat sektöründe tartışılmamış sorunları gündeme getirdi. Ofis bazlı şirketlerinin harcamalarının %90’a yakınının personel giderlerinden oluştuğunu ortaya koyan araştırmalar, tartışmalara farklı bir boyut kazandırdı. İş geliştirme ve verim odaklı çalışmaların insan kaynaklı yapılmasının gerekliliğine dikkat çekildi.
Yüksek Şehirleşme
İnsan, evrimleşme sürecinin sadece çok küçük bir kısmını kapalı mekanlarda geçirmiştir. Fizyolojik yapımız tamamen doğaya göre uyarlansa da, neredeyse son birkaç yüzyıldır tamamen kapalı alanlarda yaşıyoruz. Yüksek oranda şehirleşmiş ve yapay ortamlar bizim yaşadığımız çevreyi oluşturuyor ve bu durum insan sağlığını ve yaşamını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle tasarladığımız binaların insan yaşamı üzerine etkisi hiç de azımsanacak gibi değil. Sağlığımızı, refahımızı ve geçim kaynaklarımızı doğal çevremiz şekillendirir ve inşaat faaliyetleri de bunun tamamen içindedir. İşte tam da bu noktada biyofilik tasarım, bizi doğaya yaklaştırmak anlamında çok uygun bir zemin sunar.
Harvard profesörü Edward O Wilson’ın “Biophilia” adlı kitabı, doğa ile genetik bir bağlantımız olduğunu ve onunla fiziksel, zihinsel ve hatta sosyal bağlantılar içinde olduğumuzu gösteriyor. Araştırmalar doğal ortamlarda bulunmanın, doğa ile temasta olmanın sağlığımız ve refahımız üzerinde pozitif etkileri olduğunu kanıtlıyor. Doğal ortamlarda bulunmak öfke, kaygı, depresyon ve stres gibi olumsuz duyguları hafifletirken, aynı zamanda iyileşmemize, sakinleşmemize ve ilham almamıza yardımcı oluyor. Şehir sakinleri için doğa ile bağlantının teşvik edilmesi birçok yarar sağlayabilir. Son olarak 90’ların başında Stephen Kellert tarafından ve devamında Terrapin Bright Green tarafından ortaya konan çalışmalar sonucunda biyofilik tasarımın 14 kriteri belirlendi.
Biyofilik tasarımın insan sağlığı ve refahı üzerindeki olumlu etkisine dair bilimsel kanıtlar artmaktadır. Bir ofis ortamında ise bu doğrudan çalışan sağlığı ile ilişkilendirilebilir. Büyük Britanya’da her sene 130 milyon çalışma günü, hastalıklar yüzünden kaybedilmektedir ve bu ülke ekonomisine 100 milyon sterlinlik bir kayıp olarak yansımaktadır. Bu noktada tasarımcılar ve işletme yöneticilerinin çalışan sağlığı konusunda yapacakları çok önemlidir. Dünya’nın önde gelen şirketlerinin merkez ofis yöneticileri bu konu ile ilgili İngiltere’de önemli çalışmalar yapmaktadır. Doğal ışık ve doğal havalandırmayı çalışma alanlarında kullanmak ve ofislerdeki iletişim geliştirmek çalışanlar üzerinde motive edici bir etki oluşturmaktadır.
Biyofilik Ofisler
BRE şirketi dünyanın önde gelen birçok yapı malzemesi firması ile biyofilik tasarımın keşfedilmemiş noktalarını ortaya çıkartmak üzere büyük bir proje başlatmıştır. Proje biyofilik tasarımın olumlu etkilerini ve potansiyellerini araştırmayı hedeflemektedir. BRE Watford Kampüsü’nde başlanan çalışmalar kapsamında; binadaki akustik, ışık, hava kalitesi ve termal konfor gibi faktörlerin kullanıcılar üzerindeki etkisi biyofilik kriterler üzerinden değerlendirilmiştir. Gözlemler yapılan yenileme çalışmaları sonrasında yeniden ele alınmıştır.
Uzun vadeli bulgular biyofilik tasarım stratejilerinin etkilerini göstermek açısından önemli sonuçları ortaya çıkarmıştır. Profesyonel kurumların da desteklediği çalışma sonucunda ortaya çıkan bulguların yeni yaklaşımlara rehberlik etmesi beklenmektedir. Araştırmadan da anlaşılacağı üzere yapılacak olan biyofilik yenileme çalışmaları düşük bütçeler ve küçük dokunuşlarla da tamamlanabilir. Yer döşemesi, duvar renkleri ve aydınlatma seçimleri bu noktada büyük önem kazanmaktadır ve mekanın biyofilik karakterine etkide bulunmaktadır. Çalışmanın bulguları ve bu bulgular ışığında yapılacak olan malzeme seçimleri daha enerjik ve sağlıklı çalışma ortamları yaratmamıza yardımcı olabilir.
____________________________________
Yazının orijinaline buradan ulaşılabilir.