Sağlık Yapılarının Geleceği
Sağlık yapılarının tarihi çok eskiye dayanmaktadır. İlk örnekleri Antik Yunan ve Roma’da görülmektedir. Antik Yunan’da hastaların tedavisi evlerinde olmakla beraber bu evlerde hasta odaları bulunmaktadır. Havalandırma alanları avlulardır. İtalya’nın Pompei kentinde yapılan kazı çalışmaları sonucu bulunan bir cerrah evinde hasta odaları, muayene odası ve bir de ameliyat için ayrılmış bölüm bulunmuştur.
Pompei’de Cerrah evi
18. yy’da Avrupa ve Amerika’da yapılan blok tip olarak yapılan hastaneler çok büyük strüktürlerle oluşturulmuştur. İç avlulu, kare planlı içe dönük olan blok tip hastaneler havalandırmaya engel olduğu için eleştirilmiştir. Daha sonra 19. yy’da ayrılıp pavyon plan tipi hastaneler oluşmaya başlamıştır. Pavyon plan tipli hastaneler, açık koridorlara bağlı birimlerden oluşmaktadır. Dışa dönüktür. Bunun sonucunda pis hava dışarıya verilir. Pavyon tipi hastaneler de daha sonradan yerini monoblok tipe bırakmıştır. Bunun sebebi ise dolaşım alanlarının uzunluğu ve pavyon tip hastanelerin büyük alana ihtiyaç duymasıdır. Monoblok hastaneler yapı sektörünün gelişimi ile beraber gökdelen hastaneler ve sağlık kampüslerine dönüşmüştür.
Sağlık yapılarının tarihsel gelişiminde de gördüğümüz olumsuz sonuçlar doğuran tasarımları geliştirip başka plan tipleri tasarlamışlardır. Bu gelişmelere bakarak birçok tasarım ilkesi belirlenebilir. Doğal ışık, havalandırma, temiz hava, güneşlenme ve rüzgar yönünü temel alarak tasarım yapılması vurgulanmıştır. İşlevsel olması yani ihtiyaçların en kısa ve kolay şekilde karşılanması hedeflenmelidir. Hem hastalara hem de sağlık personelinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte olmalıdır. Konforlu olmalı ve kullanıcının ergonomisine uygun olmalıdır. Ulaşılabilir ve erişilebilir nitelikte olmalıdır. Hasta mahremiyetine önem verilmelidir. Sağlık yapıları esnek mekanlar olmalıdır. İhtiyaca göre biçim değiştirebilecek nitelikte olmalıdır. Günümüzde salgın sebebiyle sağlık yapılarına ek ihtiyacı doğmuştur. Tasarımın esnek olmasına tam da bu gibi durumlarda ihtiyaç duyulur.
Şu ana kadar saydığımız tasarım kriterleri elbette tasarımda olmazsa olmazlardandır. Peki, duygusal yönden de düşünüldüğünde nasıl tasarım kriterleri ekleyebiliriz? Sağlık yapıları denildiğinde genellikle insanlarda olumsuz duygular oluşturur. Sağlık sorunları yaşayan kişilerin hissettiği duygusal yükün üstüne bir de bu yapıların soğuk ve kasvetli ortamı da eklenince psikolojik olarak zorlanılır. Aslında iyileştiren bu mekanların umut aşılaması gerekir. Duygusal olarak da desteklemeli ve iyi hissettirmelidir. Bunları sosyal alanlar oluşturarak başarabiliriz. Sanat etkinlikleri düzenlenen alanlar yaratarak sosyalleşme sağlanabilir. Doğayla teması arttırıp psikolojik olarak da iyi hissettirebiliriz Basit peyzaj düzenlemeleri ile bu mümkün. Kullanılan doğal bir malzemeyle içerdeki kasvetli havayı yumuşatabiliriz.
Sağlık yapılarında geleceğe dönük tasarım yapmak için belli başlı kriterlerin yanı sıra kullanıcıyı duygusal yönden de destekleyecek tasarım oluşturmak önemlidir. Sağlık yapılarının tarihsel gelişim sürecine baktığımızda her yeni tasarım bir öncekinin eksiğini tamamlamak üzere tasarlanmıştır. Günümüz sağlık yapılarının çoğunun en büyük eksiği, kullanıcıya iyi hissettirecek kendinden bir parça bulundurulmamalıdır.
Kaynakça:
http://www.ulusaltasarimgunleri.com/wp-content/uploads/2016/06/utg-2016-bildiri-kitabi.pdf
Burcu ÖZTÜRK
22 Mayıs 1997 yılında İstanbul’da doğdu. Ordu’da büyüdü. 2015 yılında Kocaeli Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği’ni kazandı. Daha sonra aslında hayal ettiği mesleğin bu olmadığını fark ederek 2017’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Mimarlık bölümüne girdi. Şu an 4. sınıfta okuyor ve hayallerinin peşinden gittiği için çok mutlu. Mimarlığın yanı sıra spor, fotoğrafçılık, müzik gibi dallarla da uğraşıyor. Gönüllü olarak çevre etkinliklerine katılıyor ve bu konuya dikkat çekmek için de araştırmalarıma devam ediyor.