Siemens Kartal Kampüs Bina 17
-
Ünder Architects
-
2018
Proje, İstanbul Kartal’da bulunan Siemens Kampüsü’nde, üretim tesislerinin şehir dışında yeni kurulan fabrikalara kaydırılmasıyla birlikte, yakın gelecekte tamamen bir ofis kampüsü olacak şekilde hazırlanmış olan master plan kapsamında, ilk aşama olarak ele alındı.
Kampüsün tam merkezinde yer alan büyük, doğal yeşil alana cephe veren blok, kampüsü bir uçtan diğerine bağlayacak olan bir öneri promenad ile ilişkilendirildi. Üretim tesisisin, bu yeni fonksiyon ile birlikte kapalı olan cephelerinin açılarak bu yeni aksla bütünleşmesi ve açık oturma alanları ve teraslar oluşturması önerildi. İki katlı olan kütleye, üst kottan da ulaşım imkanı olduğundan, kampüsten girişin yanı sıra, dışardan gelecek ziyaretçiler için de, master planda tarif edilmiş olan otopark alanı ile ilişkili yeni bir giriş ve karşılama oluşturuldu.
Kampüsteki fiziksel bu dönüşümün yanı sıra, ‘çalışma biçimi’ndeki dönüşümün de deneyimlenebilmesi amacıyla ilk fazda ‘dijital deneyim merkezi (DEX), ortak çalışma alanları (Co-Work) ve iletişim merkezi (Communication Area)’ projelendirildi. Üst katta yer alan bu yeni işlevlere ek olarak ikinci faz, kampüs tarafına cephe veren alt zemin kat, kafeterya ve yemekhane olarak tasarlandı. Konsept tasarım aşamasında programlar birlikte ele alınarak, ileriki fazlarda düşey sirkülasyonlar, yükleme ilişkileri, ve destek hacimlerin en baştan tespit edilmesi sağlandı.
Projenin kampüs girişi ve dış erişim noktalarının buluştuğu orta aksta, Siemens’in yeni teknolojileri paylaşabileceği, kamuyla ve çalışanlarla iletişim kurduğu, çok fonksiyonlu bir alan olarak kurgulanmış ‘İletişim Merkezi’ yer alıyor. Bu alan tasarlanırken günümüz üretim yöntemlerinin de vurgulanması hedeflendi, ve büyük ölçekli etkileyici bir kabuk tasarlandı. Büyük bir endüstriyel yapı hacminin içinde bir taraftan zonlamayla başa çıkan bu kabuk, form olarak etrafını çevreleyen fonksiyonların, giriş-çıkış ve trafik orantılarının yanı sıra, mekânsal mahremiyet ve ölçek sorunlarına da cevap arayarak şekillendi.
Eski yapıların temizlenmesi sırasında, kampüs ile ilişkili bir açık teras alanı oluşturuldu, ‘Co-Work’ alanı, bu teras ile ilişkili olarak tasarlandı, bu sayede kampüs ile görsel iletişim güçlendirildi. Co-Work alanında tasarlanan tekerlekli hareketli modüller, her türlü alan ihtiyacına hızlıca cevap verirken, alanda oluşturulan esnek elektrifikasyon altyapısı ile çalışma alanında çok çeşitli tefriş konfigürasyonları yapılabiliyor.
Eğitimlere yönelik planlanan dijital deneyim merkezi (DEX) alanı ise binanın diğer ucunda kurgulandı. Bu alanda, çalışanların yine yeni üretim teknolojileri ve yöntemlerini deneyimleyebilecekleri CNC makineleri, lazer kesim tezgahları, üç boyutlu yazıcılar ve kişilerin kendi üretimlerini yapabilecekleri atölyeler yer alıyor.
Kampüste tüm departmanların kullanabileceği ortak çalışma alanını merkezden ayıran zonda, özel toplantı ve yemeklerin yapılabileceği bir alan oluşturuldu. Bu bölümün de şeffaf bir şekilde, sürekli olarak yeni çalışma ortamı ile görsel iletişim halinde kalması sağlandı. Büyük fonksiyonların bu şekilde mekan içinde yüzdürülmesi, ve katmanlaşması, yapının bütünlük algısını, ve tek büyük mekanı da kontrollü şekilde hissettirir.
Binanın endüstriyel karakterine uygun yeni, ham malzeme seçimleri, mevcut öğeler ile harmanlanarak geçmişe dair izlerin korunmasına özen gösterildi. Mevcut floresan aydınlatma armatürleri lineer hatları, eski üretim hatlarını ve güvenli dolaşımı tarif eden zemin çizgileri, bu mirası bize hatırlatması açısından önemliydi. Bununla birlikte ham MDF’den CNC kesilmiş kabuk, boyalı ondüle metal levhalar, paslanmaz mekanik kanallar da yine bu karakteri güçlendirici yeni elemanlar olarak tarif edildi.
Üretim tesisinden ofis ve sosyal alanlara mimari bir fiziksel evrimin yanı sıra proje, geleneksel çalışma ortamında yeni nesil üretim ve çalışma modellerinin deneyimlenmesini hedefleyen bir mental değişimi, ve güncel teknolojinin adaptasyonunu içeren kapsamlı bir dönüşüm örneğidir.